Göğe doğru açılan binlerce kapı
Her biri yeniden beni hatırlatır bana
Kimsesiz kalan vakitlerin doldurduğu
Bir ebediyet var içimdeki tenha sokaklarda
Sarf edilen sözlere karşı duran adamlar var
Yoksun eski satırlarımda olduğun gibi
Yerini dolduramaz lakin o en üstün kelimeler
Ufacık bir umut dahi olsaydın
Yine sana koşardım sebepsiz yere...nedensiz bir şekilde
Eğer unutsaydım seni o an
Ne umut yoksunu bir akşam var semada
Karanlık çökmüş şehrin en ücra sokaklarına
Kalplerdeki zifiri karanlık yaraşır ancak bu akşama
Bir dem sevinçten ırak,sevgiden tenha sokaklarına
Sebebi olmayan ayrılık geceleri var semada
Bak gönül kuşu uçmuş uzaklara
İleride bir yerlerde saklı kalan anılara
Sessiz sadakatin en uçsuz bucaklarına
Sabahın tenha varoşların da, güne hasret kalıyorum
Yağmur yağar ardı sıra bu vakitsiz zamana
Gün erkenden ağarır
Erkenden Çıkar yollara rüzgar
Akşamın serinliği dağılır
Erken vakitler sokaklarda saklanır
O kızıl dev sema da, içleri ısıtır
Büyümek istemiyorum ben.
Büyüdükçe omuzlarıma daha çok yük biniyor,
Büyüdükçe daha çok günaha batıyorum.
Büyümek istemiyorum ben.
Büyüdükçe etrafımda ki masum sesler yok oluyor,
Yerine yalancı çıkarcı sesler geliyor.
Umut terk ederken bizi,
Kazanılan bir çift göz yaşında saklıydı geçmişin.
Karın üstündeki bir çift ayak iziydi,
Üstünden yıllar geçtikçe kapanan ihanetin.
Bu sefer ilk,yağmur yağdı..
Beklemedi gök gürültüsünü şimşekleri..
Daha bir özgürdü sanki
Hırçın yağan yağmurlara inat
Daha bir huzurluydu sesi
Belki;
Bu akşam kararmaz gökyüzü
Susmaz martılar,
Yanmaz bu gece lambalar.
İnat bu ya,
İnadına batmaz güneş belki,
Ölümün kara toprağına dokunuyorum
Daha demin taptaze gözyaşlarıyla sulanmış
İçime çekiyorum o hüzün ve çaresizliğin
Derinlerine işleyen toprağın ölüm kokusunu
Uzak ufukların yarınına koşar gibi uzaklaşıyorum
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!