ÜÇ FİDAN
Bir akşamüstü
rüzgârın yüzünü okşadığı o eski meydanda
üç gölge uzuyordu toprağa.
Adlarını biliyorduk
bir ıslık kadar serin
bir sevda kadar inatçıydı hepsi.
Deniz
sen ki
kırgın bir ülkenin gülümseyen yanıydın,
kum saatine karşı yürüyen bir su gibi
durmadan çoğalırdın içimizde.
Ve Yusuf
bir ağıdın içinden çıkıp
çocuk sesleriyle birleşen bir nefesti;
sabırlı, suskun, kararlı…
Bir dağın taşlarına emanet edilmiş bir umut gibi.
Hüseyin’de ise
kendi içinden geçen bir isyanın
en çıplak ateşi vardı.
Sanki her adımında
toprağın damarları biraz daha genişliyordu.
O gece
gökyüzü karanlık değildi aslında,
biz öyle sandık.
Bir fısıltı dolaştı sokağın kıyısında:
Karanlığa düşen onlar değildi
karanlığı gösteren ışık oldular sadece.
Şimdi
adlarını anınca
eski ağaçların yaprakları titreşiyor hâlâ.
Bir rüzgâr dokunuyor yüzümüze
hiç unutulmayan bir söz gibi.
Bilirim
yenilmeyenlerin ömrü uzundur bu topraklarda,
gidenler değil
geriye yaslanan suskunluk yorar insanı.
Ve siz
Deniz, Yusuf, Hüseyin
yüzlerce yıl sonra bile
bir çocuğun gözlerinde
yeniden uyanacak
o ilk sabahın cesaretisiniz.
Burhan GÜLER
Burhan GülerKayıt Tarihi : 17.11.2025 23:39:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!