I
Afrin’in semahında dönenir yezit ağısı 
Ucube dudaklarında damlarken kan
Zeytinin karasında tutuşur sureler 
Ve asla eğilmezdi toprağın çocukları
Nar tanesiydi onlar ve yezit bunu bilmezdi
Kırılırken bile bire bin eklenirdi
 Bilirdi toprak sevdalısı kavim
Her aşkının ölüme sebep olduğunu
Ağaçların ağıtını dinlerken, tırısa geçerdi hırsları 
Rüzgâr nergis kokusu taşır ve üflerdi yüreklerini
Bir Kandil efsanesiydi onlar
Kırılır yalnız eğilmezlerdi…
İçe doğru kıvrılırken yılanlar, bir kadın dayanamaz ağacın çığlığına
Sarılır ona, o an, can verir bir ana kucağındaki çocuğuyla 
Yezit ’in hükmüydü bu, ağaracak sabahın yükü
Ve tutuşur sureler birer birer,  elbet yılanlar da vurulur.
 II
Eteklerindeki çiçeklerin aşkına, dağların kavline
Tutunmak için kavmimle ışığına gövdenin, tutuşsun sureler
Put hatmidir onlar
Eyyubi fikriyatına,  tanrıların sunağına
Ve Yezit ’in masasına meze oluyor Lilithler 
Göğün kızılımsı boşluğunda çığlıklar
Çürüyen kemik tıkırtıları arasında küfürler
Yaramız içten, ecdadın ceremesini çeker sebiller
Göğe yükselttiklerimiz…
Neron’a rahmet okutanlar, karabasanlara ayarlılar
Anladım ki kavmimin putları İbrahim’ini bekler…
Mehmet Söğüt
Kayıt Tarihi : 23.5.2018 23:58:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bir coğrafyanın tutuşması
 


Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!