Bir anlık değildi benim tutkum. Her zaman tutkuluydum. Sabah yatağımla günaydınlaşırken sanki sana uyanıyordum. Çok uzaklarda yada başka bir tutkuda olsan bile sana uyanıyordum.
Yeni gün neler getirecekti acaba sana? Üzecek mi acımasız, tutarsız, cesaretli. Konuşabilecek miydik rasgele. Yeni gün fahişe akşamını bize ayıracakmıydı. Yoksa bunların hepsi, sana uyanmadan önce gördüğüm rüyamıydı.
Hep sana gelmek istedim. Ama her başlayışımda sonu bir türlü getiremedim. Korkuyordum. Seninle beraberken heyecandan konuşamamaktan, ben olamamaktan, sana çirkin görünmekten korkuyordum. Bu yüzden sana gelmek yerine, hep sen yokken, yapayalnızken konuştum seninle. Titredim o zaman sana titredim. Ağladığımda oldu. Korkuyla titreyerek. Çaresizlikten. İçimdeki sen ile, asıl seni tanıştıramamazlığın verdiği korkuyla titreyerek. Bunlardan dolayı sana gelmek, sana kavuşmak, birkaç kelime konuşmak için senden kaçıyordum.
Ama bitmeyen ve sorunlu bir tutkuydu benimkisi. Her sabah sana uyanıyordum. Korkuyla. Titreyerek...
İki sevdalı kalbin en gizli yarasını,
Bir bakış ki kudreti hiç bir lisan da yoktur,
Bir bakış ki bazen şifa, bazen zehirli oktur.
Bir bakış, bir aşığa neler anlatır,
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta