Bu sahipsiz bir şiir
Kimse üstüne alınmasın
Sadece kelimelerin yorgunluğu
Yüreğin en kuytusunda büyüyen bir sancının şiiri bu
Yuvasız bir kuşun kanadındaki kırık
Bir ihtiyar gibi artık
benim gönül salıncağım,
kurak topraklar misali susamış.
Omzunda biriktirdiği yük gönlünden aşmış,
ipi ha koptu kopacak bir salıncağa yüklemiş...
Dumanlı bir dağ gibi olur bazen hayat;
Sessiz, ağır aksak adımlar yük olur omzuna.
Kalbi esas olana ağır gelir dünya.
Dökülür cümleler gözlerinden,
İçim dışım doldu taştı
Dertler bir iken bine ulaştı
Daha çocukken ağırdı yüküm
Yorulduğumu söylemeyin.
Bilirsen eğer, yüreği yaralıydım,
Öyle ürkekti yüreğim, ölesiye derindendi benim sancılarım.
Tutunamadım bir yerden, yaklaşmıştım ben sana.
Sanmıştım ki yeniden küsmüş yanım barışacaktı hayatla.
Oysa koşulsuz koşmuştum ben bir mum ışığına.
Ay, saçlarıma düşsün bir dua gibi.
Yıldızlar eşliğinde, gecenin en kör vaktinde an adımı.
Zamanın kıyısında;
Unutursam, fısılda.
Uzak o mavi gökyüzüne bir serçe var,
Hapsolmuş göğüs kafesime.
Dinmiyor hüzünler, yağmurlara rağmen.
Buram buram tütüyorsun,
Kayboluyorsun aşkın ıslak gözlerinde.
Seni anlamak, suya yazı yazmak gibiydi,
Bıraktım artık seni anlamaya çalışmayı.
Ben, bu yaralı yürekle direnmekten yoruldum.
Ne sevdiğin belliydi ne de sevmediğin.
Koymuyor artık gelgitlerin bana,
Sen ki girmediğin gönül bırakmayan
Sen ki yüceltmediğin gönül koymayan
Sen ki derbeder edip çöle bırakan
Olmayınca yerden yere çalınan aşk
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!