İlçe Mahmudiye, İl Eskişehir,
Köyler içersinde ser Mecidiye.
Evvel Çiçekdağı, bilinmez ahir,
Hak ettiğin yere var Mecidiye.
Türkmen illerine dayanır ardı,
Neşeye çevirir tasayı, derdi,
Atamın uğrağı, babamın yurdu,
İnsanlık durdukça dur Mecidiye.
Kocasarı göçü deveye sarar,
Dolanır günlerce, yeni yurt arar,
Gelir Beştaşlar’a çadırı kurar,
Gurbette hasretlik nar Mecidiye.
Sekiz yüz on beşte köy olur baştan,
Yerevleri korur sıcaktan, kıştan.
Arınsın da gözler dökülen yaştan
Sonsuz mutluluğa er Mecidiye.
Arkasında Herek, önde Kelbayır,
Köprüden Ören’e yemyeşil çayır,
Ağustosta yakar gün cayır cayır,
Külahlı Suyu’ndan ver Mecidiye.
İnsanı çalışkan, mizacı serttir,
Hak bilmez namerdin başına derttir,
Savaşta kahraman, barışta merttir,
Yiğit harmanlanan yer Mecidiye.
Taksimler üstünden yeni gün doğar,
Tilkideliği’nde arpa baş eğer,
Halimler’de yağmur toprağı döğer,
Barınmaz bağrında kir Mecidiye.
Ağır urba giyer gelinlik kızı,
Altınlar takılır hep dizi dizi,
Kız anası duyar içinde sızı,
Yakar yüreğini kor Mecidiye.
Nişana düğüne katılır hepsi,
Dillerde “Neynirnah” başlarda tepsi,
Şapkayı kaptıran yükseltir sesi,
Bahşişi alması zor Mecidiye.
Köyün ortasında değirmen döner,
İçinde Tomsuklar ak una banar,
Garip Tekke mahzun, maziyi anar,
Bilinmez geçmişi sır Mecidiye.
Mutfaklar zengindir yemekten yana,
Önce Toga gelir sonra Gaygana,
Kete’yle Hamursuz can katar cana,
Şibit’e Kekecen dür Mecidiye.
Tez tükenir yorgun günün gecesi,
Seher vakti tüter fırın bacası,
Öğmeyle delikli döker nicesi,
Üstüne tereyağ sür Mecidiye.
Laz Apdullah köyün ustalar başı,
Tertemiz bitirir yaptığı işi,
Sobacı örerken kerpici, taşı,
Dökülür üstüne ter Mecidiye.
Gündoğan akıllı, Gündoğan deli,
Hak yemez, yedirmez Abanın Veli,
Cümbüştenin Kamil öttürür dili,
Aklına geleni der Mecidiye.
Polis Kadir söver dokunan ele,
Küfürler yumuşar, süs olur dile,
Muhtar Şükrü sebep çeşmeye, yola,
Köyüne hizmette pir Mecidiye.
Silo’nun ardından görünür Takka,
Maniş’in elinde terazi, okka,
El açar cümlesi yalvarır Hakk’a,
Duayla özünü yur Mecidiye.
Deli Salim yatar köprü başında,
Tekçarık dolanır besi peşinde,
Bereket var ekmeğinde, aşında,
Gelene sofrayı kur Mecidiye.
Şapkayı yan giyer Topal Mustafa,
Öcü’de her zaman hoş olur kafa,
Fitneyi, fesatı kaldırıp rafa,
Kinin selasını ver Mecidiye.
Hacı Selahattin köyün tabibi,
Ali Molla Hoca Nasreddin gibi,
Hacı Mevlüt Soyu hayır sahibi,
Yapılan okulu gör Mecidiye.
Gottürlerin ikramına ermeli,
Gubuzların hanesine varmalı,
Neşelidir hep güldürür Sürmeli,
Dertli’nin derdini sor Mecidiye.
Emminin Mehmet’tir başımın tacı,
Amcazade olur Pörtmüşün Hacı,
Kalanımız göçenlere duacı,
Kabirlere dolsun nur Mecidiye.
Garip gönlüm uzaklarda hislenir,
Varlığınlahayallerimsüslenir, Halil susar, yüreciği seslenir,
Elleri kınalı yar Mecidiye.
Kayıt Tarihi : 9.4.2007 19:44:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Mensubu olmaktan her zaman gurur duyduğum köyüm Türkmenmecidiye'ye karşı olan minnet borcumu ödemek, O'nunla ilgili duygularımı belirtmek ve O'nu herkese tanıtmak amacıyla dilim döndüğünce yazdım bu şiiri. Tanımakta kolaylık olsun diye lakabıyla bahsettiğim, başta babam olmak üzere bütün merhum kişileri saygıyla anıyor, Mevla'dan rahmet diliyorum.

Hanife PEKER
TÜM YORUMLAR (3)