Günahların beş geçesi pişmanlık
Epey dolaşıp da vardığım kendim
Ey sabaha dört nal koşan karanlık
Cürmü kadar yakan biçare kendim
Dostlukların az ötesi düşmanlık
Gördüm ki halın iyi değildir
İşgal altındaki kent gibi gördüm
Sellerin önüne nafile konmuş
Kendinden kuşkulu bent gibi gördüm
Gülenler içinde zar gibi mi ne
Kızıl gül eyleyip göz çanağımı
Aheste süzülüp tene düştü yaş
Seliyle ıslatıp şakaklarımı
Bir ince süzülüp cana düştü yaş
Ağıtlara mekan dağlar yetmedi
Yem satın aldım güvercinlere.
Para verdim rastladığım her dilenciye.
Hüzünle sallanan el oldum kimsesiz yolcular için
ve parkta uyuyan evsizlerin baş altına
bir tomar okunmamış gazete.
Her aşk
biraz
tek gözlüdür.
Kendine benzesin ister:
Sevginin gözünü oyar da bilmez.
Unutmadım seni
Ay parçası çehreni
Düş gelir hikayeni
Çiçektin bozkırlarda
Islıktın kör sokakta
Hiç bitmeyen zamana ihtiyaç mı yaşamak
'Çocuk bu sadece oyuna aç' mı yaşamak
Akşam bastı saat çok geç diyorsun da sen
Sobelemeden biten Saklambaç mı yaşamak
Biz bu derde düştük lakin yine derman bizdedir
Hanemizden geçtik ama gönl-ü mekan bizdedir
Ne tanırız padişahı ne de zalim veziri
Her idama her fermana Ali derman bizdedir
Hangi damla düşmedi ki ırmaklardan ummana
1
Süper iletkendir ilk sevdaların dili;
Düş irtifası kaybettirir şiire.
Yeni aşkta tekrarlanan her sözcük
Boyunlarda; rögar kapağından kolye.
Hep haylaz bir çocuk kalır ve
“Bir yerlerini” gösterir zaman;
Terk etmiş, hayırsız bir baba kaldıkça Mehdi.
Seni çok seviyoruz keşke geri gelsen dedeciğim...
seni seviyoruz :)