Ve korkmayacaksın hiç bir şeyden, zira en çok korktuğu şey gelirmiş başına insanın...
Kaçmış bir gece yarısı morgdan ölü.
Kaldırımlarda hissetmiyor soğuğu,
Ölü bedeninde.
Yürüyor yürüyor.
Şehrin izbe yollarında.
Vakit gece ve hava sisli,
Bekliyorum ne vakit çalar saat?
Ne vakit sıra bize gelir? Bilmem.
Hani nerde bineceğim tahta at?
Hangi ormanın ağacında? Bilmem.
Yetmedimi,doymadınız mı artık?
Başımın üstünde kar çiseliyor
Belimde silah, kabzasının içinde.
Kabza deriden, silah buz kesilmiş.
Görünmez göz yaşı,maskelerin altından.
Çiviler tutturulmuş,yanaktan ve şakaktan.
Mutlu sözcükler,maskelerin ağzından.
İnsanca hissedebilmek,bu olmasa gerek.
Yürüyorum boş, karanlık bir evde.
Penceresin de şimşekler dinmiyor.
Aynada göğsünden hançerli gövde,
Aklımdan hayali hiç silinmiyor.
Adım adım çıksam merdivenlerinden,
Doğruyu yalan ettiler yalanı doğru.
Söyle söyle şu fani dünyada kim eğri kim daha doğru...
Dökülüyorum,yitiyorum yavaş yavaş
Bir kuşun pençesinde paralanıyorum
Boş odadaki rutubetle sanki savaş
Hep hataymışım gibi karalanıyorum.
Zindandan bir köşe aklımdaki her fikir
Gözleyip durdunuz mahzen parmaklıklarından
Bir kuşun ağzından özgürlük dırıltısını
Bir ışık görseniz zindan karanlıklarından
Duyarsınız derinden şeytan hırıltısını
Duvarların ardında olmak mı esir olmak?




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!