elmaslar ve aynalar
hepsinde kendimi aradığım zamanlar
o döngü sona eremedi hala
içinde sıkıştım kendimin
elması bir kerede yuttum
boğazımdaki sızıyı unuttum
Bazen kayar gider düşünceler insanın elinden,
Bazen köpürür deniz
sular duruldu derken
Sen hazırlıksız yakalandıkça
ihtimaller dibe iter
Vardım sanır insan ulaşmaya çalıştığına
eskiden aklın almaz derdi
betimlerken hisleri
özlediği sesi, kokuyu, bakışı
buldu mu yoksa
farklı bi tende
üstüne giydirse ben kıyafetini
ben miydim yanlış olan
gözümü kapatınca oklar hep bana döner
yanıp sönen tehditkar
o kırmızı gözler
cezayı her gece bana keser
ortaçağdan kalma bir buhran misafir oldu bana
bu gece beraber yedik, içtik, biraz da ağladık satırlarda
ona güldüm, onu tanıdım, gece bastırdığında uykuya bıraktım
gün ağırdığında gider sandım,
sabaha onunla uyandım
sevdiğin ben miydim
parmak ucunda oynattığın aptal pinokyo mu
anlamak zorlaştı bulanan zihni
ihanetin kadar kirli
düşüncelerim acıtır içimi
sıktım suyunu kalbimin
zehri panzehirle akıttım
acıyı çıkardım dışarı
onunla tanıştım, sarıldım
zayıfladığım yerde taşlaştım
susuzluğum çöl günlerini aratmaz oldu
vadiler gördüm, ırmaklarda akan ruhumu unuttum
kelebekler gördüm, çiçeklere dokundum, güneşi çektim içime, karanlığı dolduramadı
her şeyden bir parça gördüm kendimde
yağmurda, karda, ağustosta, sızıda, derinde
anlamlandıramadım yine de göğsümdeki tadı
sizinle oynadım
bazen güldüm biraz aşağıladım
mürekkep değillerdi hiçbir zaman
kağıt kesiği açtıysa onlar
hepsinin üzerine yazdım
hikayeyi bir kişi, his sandım
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!