Gecenin içinden sessizce yürürüm,
Yaralı kalbimi taşlara bürürüm.
Gözümde ne ışık ne de umut var,
Ben artık sözü susarak sürürüm.
Ateşe düştüm, hem de bile bile,
Kaçamadım nefsin ince ipine.
Kaldırımlar kadar eski izlerim,
Her biri gömülür gece dibine.
Bir yanda geçmiş, pişmanlıkla dolu,
Bir yanda sen, vuslat gibi sonsuz…
Dilimde bin dua, içimde bin çığlık,
Ama en çok sen varsın, adı konulmamış yolculuk.
Sevdiğim… Kal orada, gülbaharında,
Ben çiçeksiz kaldım fırtınamda.
Ne bahar olurum, ne de meltem,
Yüreğim mühürlü bu viranda.
Kaftan giydirdim nice insana,
Kefen biçildi hepsi zamanla.
Şimdi her adımda izim ağlar,
Tövbe taşı oldum her yamaca.
Her sokakta bir izim, bir izmarit,
Her kaldırımda içime düşen bir lanet.
Çakmak sesinde yankılanır dualarım,
"Affet" desem, kim affeder tövbekârı gayret?
Yorgun savaşçı değilim belki,
Ama içinde kayıp bir ülkeyim.
Zamanı durmuş bir kum saatiyim,
Dibi kırık bir kalbin önleyemediği felçliyim.
Sana gelmem bu yoldan, evet,
Ama sadece huzur dileğiyim.
Yar olamam sana, onu çoktan öğrendim,
Ama geçmişime sövemeden gitmeliyim.
Biliyorum… Seni mutlu eden birileri var,
Bir koku, bir tebessüm, yeni bir bahar…
Ben yalnızca gölgemle uğradım sana,
Ne almak, ne yıkmaktı amacım.
Ey sevdiğim, ey kalbi yaralı,
Adımı bile unut, gerekirse hatıralı.
Ben tövbeyle mühürledim her duyguyu,
Kendime bile yasak ettim seni, beni, bizi…
Eğer olur da gökyüzüne bakarsan bir gece,
Ve gözlerin nemlenirse sebepsizce…
Bil ki bir tövbekâr o an seni düşünüyordur,
Ve yıldızlar onun iç çekişlerinden dökülüyordur.
Ey sevdiğim… Ey yüreği yaralı,
Ve kafası karışık yakışıklım…
Mutluysan orada, sakın geri dönme,
Ben sana ne rüzgâr olurum,
Ne de bahar sunarım ellerine.
Ben hiç savaşçı olamadım,
Sadece yaşamak istedim,
Biraz hayat, biraz da sevilmek…
Ama ne zaman sevdim seni,
Kendimi kaybettim.
Bu yüzden şimdi gidiyorum,
Ama sana değil,
Sadece seni incitmemek için,
Kendimden uzaklaşıyorum.
Ve işte şimdi…
Bu yolcu, yolunda gerek.
Bu yol artık dönüşü zor bir çile,
Tövbekâr, tövbesini omuzlayamaz hâlde,
Ve evet...
Tövbesini bozmaya gidiyor bile bile.
Belki bu da kaderin son hükmü,
Belki bu da aşkın bedeli…
Ama unutma:
Bu gidiş, bir kaçış değil,
Bir yok oluşun sessiz ilânı…
Bir yok oluşun sessiz ilânı…
Kayıt Tarihi : 21.7.2025 20:14:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!