Toprak kaçağı Şiiri - Muharrem Yusuf Zor ...

Muharrem Yusuf Zorluer
6

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Toprak kaçağı

Zalim bir ağanın tarlası olmuş dünya
Ağzımıza gelen bu tuz tadı nedir ırgat
Sırtı bezli olanlar nerede
Ekmek mi olacak damlayan terler
Toprağa bağlanıp kara balçıktan koptukta
Ne geçti elimize söyle
Günah, yalnız şehirlerin laneti değilmiş
Çobana kız vermeyen beylerin rahatı yerinde hala
Sakalları sararmış meydanı yokluyorlar
Acı kahve ve Çelikhan tütünü eşliğinde
Sakın içtiğimiz laneti bir saymayasın
Yaktığımız zehirden aldığımız tatlar bile farklı
Bizim, mavi dumandan çıkardığımız dersler vardı
Onlar ise akşama kurulacak sofra ile meşgul
Ve tek işi çorba yapmak olanlar suskun düştü
Beygirlerin üstünde, bozuk köşk yolunda
Sara hastası, insana küskün toprakta
Kahyalar, turuncu göklere meydan okuyorlardı
Sırtları hiç yere değmemiş ağalara karşı
Çiftliğin genç hanımlarının mendillerini almak uğruna
Harcanıyorladı; bu sonu olmayan solgun tarlada
Hiç bir şiir seni almama yetmeyecekti biliyorum artık
Fakat elmanın aşkıyla kelimeler hasat edilebiliyor
İşte ben, elmayla konuşabilmek için şiirler sarfettim
Ve tütün sardım ağacın gölgesinde
Dala ulaşmak için ise zamanımı merdiven yaptım dünyaya
Ve merdivenlerden düştüm gecelerce
Derdim, bakır tastan su içmek değildi anlaşılan
Yasak ağaca bulaşmakta
Derdim, bir serap içinde beklemekti
Gölgelerde, hiç gelmeyecek günleri düşlemek
Meşe kömürüyle, kalaycı ateşinde körüklenmek belki
İşte benim derdim mühürlenmekti pişmeden önce
Fakat insana rağmen, burnumuzdan nem eksik olmadı
İnsana rağmen, sırtı bezli olanlar çeşme başındaydı
Buğday tenli günler ve köylü kızları dolarnırdı etrafta
Saf duyguları kendine kenevir sayan
Küçük dünyalarının iğrençlikleriyle
Neymiş dünya, her gece kavrayan
Küskün toprağa, denizi görme hayaliyle dost olan
Düzenbaz ve masum, toprağı mavilikle kandıran
Köylü kızları vardı; kuyulara rüyalarını anlatan
Ve ben, en beyaz dedem kadardım belkide
İblise, güzel vaatler karşısında borçlanan
Yoksayandım, elmaya her bakışımda Allah'ı
Yoklanandım, hovarda, düşkün kalbim tarafından
İğne deliğinden hindistanı seyrederdi gençliğim
Kavrulurdum yaz akşamları
Sineklere bile kıyamazdım bazı zaman
Bazı zamanda eski resimlere bakmaya...
Şeytana kanmaya müsadem var sanardım
İşte böyle kandım ve kırdım birçok kalbi
Bugün ise kırgın olan bendim
Aydınlık, bulutlara gelmekte olanı haber verdiği zaman
Kendi kırdıklarımla kırıldım
Öldürdüklerimle öldüm
Yaşadıkça yaşlandım
Ve gördüm sonumu
Yüzümde tarifsiz bir dehşetle karşılanmaktan korktum
Emin olmadan gitmek yerine cesurca ölmektir umudum
Cesurluk ise yaşamayı göze almaktı bugünlerde

Muharrem Yusuf Zorluer
Kayıt Tarihi : 25.5.2021 23:17:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Bu bir şiir değil dışa vurumdur

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Muharrem Yusuf Zorluer