Bal rengi gözleri,
hilal kaşları
kara,kuru ve narin yüzleri
yastığa kelebek gibi konan başları
ve renkli boydan fistanları
çiçekli dal gibi kızlar
ve
Kırmızı tombul yanaklı
Kalın kaşları altından utangaç bakan
çakı gibi oğlanlar
Yani oyun oynama çağında
Çalışmak için bütün gün tarlada
Gün ağarmadan daha
Sıcak ve koyun yünü yataklarından
Ölü gibi kalkarlar
Tarla tarla yaz gelir
Boncuk terde tuz gelir
Böylesi yaşamaksa
Ölüm sana az gelir
Ak saçlı analar
Bakır helkeye
kınalı elleri ile
aynı anda
Süt sağar gibi
demirkırı toprağa
gökkuşağı altında
güneşle beraber
sağanak halde
yağmur yağar
Kutlu bir çağrıya uyar gibi
Canlı cansıza sığınır
Yaşanan
akan hayatta bir fasıladır
Aniden bulutlar dağılır
Gök açılır
mavi bir göz gibi
ardına kadar
Tarifsiz bir toprak kokusu
Taştan kurnalarda sudan aynalar ve
Yeşil yapraklar
güneşe batırılmış gibi parlar
ve hayat
durmuş saat gibi kaldığı yerden başlar
Gün doğar gölge gelir
Can doğar ölüm gelir
Cana gölge düşerse
Yaşamak zulüm gelir
On beşinde kızlar
Davul zurna
Al bayrak
At binerler
Hem ağlar
hem giderler
Arkasından düğün alayı
toprak damdan
al elma, kuru üzüm
ve şeker yağarken
ancak ölüsü çıkacak olan kapıdan
İçeri girerler
ve
ne zaman ki
oğlan doğar
gelen muştu ile beraber
anaya nur
bulutlara kurşun yağar
Çiçekli giy yaz getir
Sallan da gel naz getir
Ölüm bizi bulmadan
Türkü ile saz getir
Buralarda
Ana yüreğini
Bir ayrılık
Bir yoksulluk
Bir de kızamık dağlar
Gece kokladığı
Tomurcuk dal gibi küçük bedene
Güneş batmadan toprak yağar
akşam olur
ana ağlar
gökte bir yıldız kayar
Kayıt Tarihi : 31.3.2006 18:37:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!