Hayata tomurcuklar açtı
Acılarla soldurdular
Kanatıyor içini
Umutlarını yitirmiş
Güneş takacakken gökkuşağını göğün mavi göğsüne
Yağmurları beklemiyor artık
Merhaba, evet karşılaştık...
Kalabalıkların içinden kalabalıktan biriyim.Herkez kadar tutsak herkez kadar hür herkes kadar serseri ve herkes kadar efendiyim.Zaten hepimiz birbirimizin aynası değilmiyiz karşımızdakinin hareketini geri yansıttığımız bir ayna.
Yeni bir hayata merhaba demek için geri saydığımız yer yüzünde yaramaz ama üretken bir çocuk olma çabasındayım.Yalan gibi geçen bir kaç yılı ardımda bırakarak...
Herkes kadar neşeli herkes kadar kederli ağzımda değişik tadlar ile çiğnenerek geçen yıllar ve hala sindirmeye çalıştığım yaşanmışlıklar.Belki de bir çöp öğütücüsü düzeneğinde eski günleri öğütmekteyim.
Bana yapılmasını istemediğim şeyleri başkasına yapmadıkça çok şey yapmış olacağım insanlar için.
İnsanın kendisini anlatması çok zor sence kolay mı.?
Biraz da huzurlu...
Alışık olmadığım bir durum. Hastahanelerle bir müddet işim bitti. Ölüm kokan koridorlarda dolaşmayacağım.
Kolum şırıngalarla delinmeyecek serum takılmayacak maymun götüne dönmeyeceğim.Belki bunlardan kurtulmak rahatlattı. Belki de gitmekten hiç usanmadığım ve her dönüşümde tekrar özlediğim
Hıdırlık'ın dingin ve güzel ortamında olmak.
Dudaklarım gerisin geriye çekildi; ağdalı bir sıvının ağır ağır örttüğü, korkunun biçim kazanıp ayağa kalktığı ve ‘hey bana bir şeyler söylemenin vakti geldi’ dediği zamanlarda bekledim seni; gözlerimi kapadım. Bekledim. Beklerken, özlemenin hangi geçitleri geçilmez kıldığını, hangi duyguların insanı hayata kazandırdığını, basite indirgenmiş hüzünlerin geceleri dinlenmeye müsait şarkılarla şahlandığını anlatamadım.
Ama, seni seviyordum. Ve sevdiğimi, sevgimi anlatma telaşıyla hata üstüne hata yapıyordum sana.
Sana yaklaşamıyordum. Yasaklanmıştın adeta. Çiğnemeye çalıştığım yasak olsan da, uzak dursan da, o korkunç şeklini korusan da, farketmiyordu hiçbir şey.
Aklında kalan herşeyi yok etmek için yine aklına başvurursun.Çünkü akıl yalanlama inkar gibi sebepler üretir.Aklın ermediği erişemediği bir tek duygularınla hislerinle ilgili kısmıdır.Ona ne senin gücün yeter nede aklın gücü...Soru sormaz cevap vermez açıklama beklemez açıklamazda,sadece kendi bilir kendi karar verir hem kendi adına hem herkes adına.Kimse anlamaz olanı biteni o sadece uygulamaya geçer...Aslında herkesin yaptığı gibi...
Simitçi abla her zaman ki gibi tam yerinde. Çatallı sesiyle her daim sıcak ve çıtır yetim doyuranlarını satıyor.
Meyve suları ve karper peynirleriyle beş dakika önce gazete kağıdıyla silinip parlatılan camekanlı simit arabasının içinden
gülümsüyor. Hangi açlıkları bastıracaklar bugün. Belkide en sevap işleyen simitler bunlar. Sabahın köründe kocaman bir
üniversite hastanesinin ana girişinde, hastaların ve hasta yakınlarının sinirini almak için bekliyor bu simitçiler.
Kocaman kapıdan girip aşşağı doğru süzülüyorum. Hat boyunca halinize şükrediyorsunuz. Kolsuz bacaksız beyin özürlü
Dört gündür uyumuyorum. Gündüzleri damarın peşinden koşturuyorum. Ataklar yapıyor bu aralar. Kalbimi kastırıyor meret. Ufak tefek işlere pabuç bırakmam. Daha yapılacak iş çok. Hayatın bana borcu var. Almadan bir yere gitmek yok. Kafam mengenenin arasında. Patlamak üzere. Uykusuzluk yaman illetmiş. Hiç bir organımda hissiyat yok. Otuz saniye önce yaptığımı unutuyorum. Hareketlerim kaplumbağa. Tuttuğumu sandığım herşey yeri boyluyor. Sabaha kadar kitap okuyorum. Gözlerim yorulsun, kapaklar kapansın diye. Faydasız.
Beşinci günün sabahı oldu. Yüz yetmiş sayfalık kitap benimle birlikte bitmek üzere. Apartman veletleri topla duvarları delmeye başladı. Kavga etmeye. Etrafa sıçıp, küfür etmeye. Üstkatda haraketlendi. Çük kadar çocukları var. Tepinmeye başladımı filden farksız. Gece yarısı sevişme seslerinden iyidir yine de. Kalktım. İki adım sonra banyodayım. Bir adım sonrada mutfak zaten. Fazla efor sarfetmiyorum evin içinde. Ev, göt kadar. Yüzümü yıkadım. Değişen birşey olmadı. Alnımdan ense köküme doğru kamyonlar ilerliyor. Bütün vücudumu zangır zangır eziyorlar. Bazıları kafamın tepesinde kirikoyu beynime dayayıp lastik değiştiriyor. Çok beceriksiz şoförler var aralarında. Bazen iki saatte bir tek lastiği değiştiremiyorlar. Önümüzdeki günlerde mutlaka uyumalıyım. Yoksa, taş ocaklarından büyük kaya parçalarını sırtına yükleyip gelen bu damperlilerden kurtulamayacağım.
Evin önünden geçen yolda hareketlendi. Beynimin üzerinden geçen kamyonların benzerleride evi sallıyorlar geçerken. Uykum var ama uyuyamıyorum. Şiddetli baş ağrısı ve şikayetler devam ediyor. Sıcak ama yağmur yağacakmış gibi gri renkte bir hava var dışarıda. Dolanıyorum odanın içinde. Çok çaresizim. Çekyat bana bakıyor. Bekle sen uyku manyağı yapacam seni diye takılıyorum.
Oy bacım!
Oy uğruna mavzer alıp
Kahır çuhası dağlarda can vererek vuruştuğum...
Namusuma leke gelmesin diye
Çapraz ateş zulası
Kızılcık sopası pusularda göğüs gererek koruduğum...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!