Ben küçük bir palyaçoyum.
İşim komedi; siz gülersiniz ve ben mutlu olurum.
Siz kızlara; bazen kalp çubuğa,
Bazen de kırmızı gül veririm,
Yalnızlığınız da yüzünüzde çiçekler açar.
Siz çocuklar; o kadar temizsiniz ki,
Rüzgardan uçmuyorssam
Yağmurda erimiyorsam
Güneşte gölgem çıkmıyorsa
Karda ölmüyorsam
Nietzsche’nin üstün insan teorisini uygulamıyorsam
Kısaca acı çekip Ölmüyorsam
Yalnızlığın havuzunda kaybolsam.
Sonsuz paradoks labirentine hapsolsam.
Karanlıkta ışığını arasam.
Acaba bulutlar bana seni gösterir mi?
Çölde gezinirken halüsinasyonlar sen olsan,
Cevabını bildiğin bir soruyu neden soruyorsun?
Yaptım dememi duymak için mi?
Yoksa paranoyalarını artırmak için mi?
Ve paradokslarında hapsolmak için mi?
Gerçekleri benden duyunca daha çok acı çekmeyecek misin?
Şunu unutma ki gerçeğin yemeği acıdır.
Güzele çirkin dersin
Çirkine zaten istediğin güzel diyemesin
Bir bakış köreltir seni
Doğruluk senin özündür;
İnsanlar sadece bakarken istediğini görür.
Ama senin pembe gözlüğün yoktur.
Başlamadan biter bazı ilşkiler,
Gerek yoktur başlamasına; uyuşmamıştır birşeyler,
O kişi şu senin için yaratılmamıştır.
Hasta olduğunda başkası bakacaktır ona,
Çorbasını yapan ve içiren sen değilsin,
Eğlenirken öpen yada elini tutan sen olmayacaksın,
Sen ruhun gıdasısın;
Senle başlarım güne,
Senle aktif olurum gün içinde,
Yaşam felsefelerine uyarım.
Herşeyde sen varsın.
Bazen düşünceleri dillerdirmekten gerçekten zor oluyor
Kelimelerin düğümü; aşkın gizemi....
Duyguların şenliği, çekincenin zirvesi…
Ölümün şefkati; ruhunun eşsiz kokusu..
Senin gözlerindir beni yaşatan
İçim kan ağlıyor,
Gerçekler işkence gibi geliyor,
Burnuma ölümün nefis kokusu hoş geliyor.
Rüyamda mezarımı görüyorüm.
Bittiyse bu dünyada yolculuğum,
Ver biletimi; tadayım şu ölümü.
Konuşmaların boş olduğu;
Cümlelerin boğaza düğümlendiği,
Kelimelerimizin kifayetsiz kaldığı;
Sözün bittiği gözlerin konuştuğu yerdeyiz.
Ölen bir insan...bir asker... bir şehit... demek isterdim ama..
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!