45.
Uzansan, parmak uçlarınla dokunabileceğin biri gerçekte sonsuzluk kadar uzaksa sana, bu durumu kendine ya da başkasına nasıl anlatırsın? Hadi yine Edebiyata sığınalım. Bu durumla ilgili bir şeyler söyler Cortazar o efsane kitabının ortalarında bir yerlerde. 'İki insanın birbirlerine en uzak olduğu an, karşı karşıya oturmuş birbirlerinin gözlerine bakarlarken söyleyecek tek bir laf bile bulamadıkları andır.' Hiç tanışmayan iki insanın birbirlerine anlatacak bir sürü şeyi olabilir. Dostlar, arkadaşlar, aile fertleri, tanıdıklar.. Herkesin herkesle konuşacak bir şeyleri vardır mutlaka. Ama işte iki insan karşılıklı oturup birbirlerinin gözünün içine bakıyorlarsa ve hiçbir şey konuşmuyorlarsa, konuşulabilecek her şeyi tüketmişlerse.. O zaman rakı kadehleri peş peşe dolup boşalır. Hesap kabarır. Anlatamamanın acısını gölgesine sığındığımız ikindi rakısının şişesinden çıkarmaya çalışırız. Sonrası mutsuzluk işte, dibine kadar mutsuzluk..
Yakında adem dirler bir şehre azîmet var
Uçdı bu fezâlardan mürg-ı dil-i nâlânım
Ârâm idemez oldum efkâr-ı seyâhat var