Terörle Yaşama Sanatı Şiiri - Cengiz Alç ...

Cengiz Alçayır
29

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Terörle Yaşama Sanatı

TERÖRLE YAŞAMA SANATI

21.Yüzyılın başında olmamıza rağmen,terör hala ivme kazanmakta.Bilgi çağının toplumları; eğitim silahını kullanarak bu sorunu devre dışı bırakmaya çalışırken; Türkiye ve benzeri düzeyde bulunan; gelişmekte olan toplumlar ise durumdan vazife çıkarma telaşını yaşayarak her geçen gün daha çok ‘kaos’ girdabına girmektedir...

On binlerce ‘şehit’ vermemize ve bir o kadar da kandırılmış vatan evladının toprağa düşmesine rağmen; ne terörle mücadele planımız ne de kendimizi yabancı platformlarda haklı kılacak donelerimiz mevcut.Deneme yanılma metodu ile yıllardan beri mücadele verdiğimiz terör belası ile birlikte yaşamaya alıştık; görünen o ki bu şekilde yaşamaya da devam edeceğiz.

Önce ‘bir avuç çapulcu’ tanımlaması ile yüreklerimize su serpti dönemin başbakanı merhum Turgut Özal.Öyle ya korkulacak bir şey yoktu.Birkaç hava saldırısı ile bu sorunu kökünden çözmek olasıydı.Daha sonrasında, bu çapulcu takımın saflarında Irak’ın kuzeyinde yaşayan bölgesel kürt aşiret liderlerinin olduğu ayyuka çıktı.Yunanistan,Suriye,Avrupa ülkeleri ve ABD’nin de PKK terör örgütünü desteklediği belirginleşti.O halde yeryüzü coğrafyasının büyük kesiminin bize karşı hasım olduğunu söylemek kehanet değildi...Yoksa bu düşünce sadece paranoya mıydı?

Silahların gölgesinde yaşamaya alışkın bölgenin; sorunlarını çözmek isteyenler ya da çözülmesini askıya almak isteyenlerin olacağı yaşamın doğal akışının neticesiydi..Zira; büyük bir kesim ‘terörden beslenmekteydi..’Uyuşturucu kaçakçıları,silah tacirleri,insan kaçakçılarının cirit attığı ve pazar yaratıldığı o bölgenin doğal kanunları pek tabii ki barış kavramına tezat oluşturacaktır...

Düzenli ordu teşkilatı diye nitelendirdiğimiz TSK’nin; gerilla taktiği uygulayan hain terör örgütü PKK ile mücadelesinde zamanla anlaşıldı ki; mücadele edilen taraf düzenli bir ordu değil ve mücadele de başka şekillerde verilmeli…Bu nedenle; Özel Harekat Timleri,Korucu Teşkilatı ve eğitimli birliklerin sevk edilmesi ile daha olumlu neticeler alınmaya başlandı.Savunma taktiğinin yanı sıra ‘sınır ötesi harekata’ meşruluk kazandırılarak haklılığımızın boyutları tüm dünyaya ilan edildi.

Gerek maddi gerekse manevi olarak ülkemizi tehdit eden bu sorunun çözülmesinde üç ayağın olduğuna inanmaktayım.Siyasi.askeri ve Türk halkının sarsılmaz birlikteliği…Terör panik yaratarak,korkutarak hedefine ulaşır.Halkı sindirilmiş bir ülkenin yapabileceği fazla şey yoktur.

Siyasi açıdan Türk siyasetinin; Avrupa,ABD ve komşu ülkelerin stratejileri ve siyasi geleceklerini teşekkül ettirmeleri açısından onlarla başa_baş mücadele etmesi mümkün görünmemektedir.Periyodik dönemlerde hükümetlerin değiştiği ve programlarının sürdürülebilinirliğinin askıda kaldığı siyasi arenada çözüme ulaşmak hayli zor…

Askeri yaklaşımlar ‘’Barış için savaşmak gerekir.’ tezini desteklediğinden dolayı; yıkıma dayalı hiçbir çözüm kalıcı olmamıştır.Savaşmak çözümün bir parçası olabilir ancak bizatihi çözümün kendisi değildir.Bu nedenle terörün ortadan kaldırılması için askeri çözümlerin ilk planda değerlendirilmesi, çözümden uzaklaşıp sorun yumağı yaratılmasına vesile olmaktadır.

Yıllardan beri uzayıp gelen bu sorun ile yaşamaya alışırken; terörden beslenenleri,kan üzerinden prim sağlayarak siyaset yapanları yalnızlaştırarak,milli birlik ve beraberliğimizi pekiştirmeliyiz.Hangi siyasal parti temsilcisi olursa olsun onları katıldıkları şehit törenlerinde protesto etmek ne insanlık meziyetidir ne de şehit cenazesinde resmedilmek istenen hoş bir tablodur.

Zira; ‘Onlara ölü demeyiniz,onlar diridir.’ diye buyurur kutsal kitabımız.Bu kutsal mertebeye kavuşmak için ölmek yeterli değil.Önemli olan öldüğün yer ve zamandır.O halde; geçici zaman ve mekandan, sonsuz zaman ve mekana uğurladığımız şehitlerimizin son yolculuklarında feveran etmek,devlet ve hükümet kademesinde bulunan idarecileri protesto etmenin ayıbı bize haddinden fazla yeter.Çünkü; hain terör örgütü PKK’nın görmek istediği resim budur.İdare edenler ile idare edilenler arasında bulunan bağı koparıp atmak.

‘Şehitler ölmez vatan bölünmez ’ sloganını içi boş olarak kullanırsak; günü geldiği zaman görülecektir ki; ortada vatan denilen şey kalmayacaktır.Şairin dediği gibi:’Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.’Vatanımızın sonsuza dek payidar kalmasını istiyorsak; sırası geldikçe herkes kanı ile sulayacak ve de toprağa düşecektir.Hem de sızlanmadan şikayet etmeden…Bu ölüm vatanımıza olan borcumuzdan kaynaklanmaktadır yoksa lütuf değil...Atatürk'ün şu veciz sözünü hafızamıza not etmekte sayısız fayda vardır.'Sözkonusu vatan ise gerisi teferruat sayılır.'Kimin şehit düştüğünden ziyade vatanın azizliği önemlidir...

Ölümlü bir sondan sınırsız yaşamın ebediliğine ulaşan vatan evlatlarının cenaze törenlerini, sırf siyaset ve ucuz hesaplar uğruna protesto alanlarına çevirmek abesle iştigalden başka bir şey değildir. Ölen şehitlerimiz değildir; yenilemekte, beslemekte zorlandığımız duygularımızdır…Hep birlikte,sonsuz birlikteliğe temennisi ile…

Cengiz Alçayır
Kayıt Tarihi : 13.10.2008 12:04:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Cengiz Alçayır