Özünde her olayın bir başlangıcı var ve o başlangıç çoktan gelip geçtiği için artık geri alınamaz veya daha önemlisi olacaklara karşı tedbir alınamaz halde.
Anlatmaya çalıştığım ne kadar çok çeşitlilik olsa da fiilen aslında hepsini başlangıçta tek bir olay tetikliyor ve sonucunda herhangi bir kişi veya kişilerin hayatında herhangi bir olay veya olaylar olması.
Şimdi asıl kısım ise işte burada bu başlangıç dediğimiz şey tek kişiyi etkiliyor da olsa birçok kişi de etkiliyor olsa herkes için çoğunlukla aynı kısımda başlamıyor.
Yani kısaca birisi için olayın başlangıcı (bakış açısı olarak değil) mesela 4 saat önceyse bir diğeri için 1 saat olabiliyor. Bu demek olmuyor ki herkes farklı başlangıçlardan etkileniyor, hayır. Tabiki de bunların yanında aynı anda aynı olaydan etkilenenler de var. Varsayımsal olarak bunlardan birçok kombinasyon çıkıyor ve bunları düşünmek git gide daha ayrıntıya inildiğinde çok daha yorucu bir hâl aldığından ben yeterli olan kısımda durmayı tercih ediyorum.
Bu anlattıklarımı eşzamanlı olarak düşünürseniz daha etkili bir deneyim elde edebilirsiniz. Bunun haricinde anlatmak istediğim diğer önemli olay ise bunun gibi, bu tarz veya bu mantıkta yani kısaca zihni zorlayan düşünceleri ilerletmek yaratıcılık bakımından çok fazla çeşitlilik ve verimlilik açığa çıkarıyor.
Bunca şeyi düşünüp halâ düşünmediklerimde aklım kalıyorsa, geride kaldığımı hissediyorsam, yeterince muhteşem, etkileyici veya çok farklı ve yaratıcı bir şey ortaya çıkaramadığımı düşünüyorsam sanırım kendimi daha çok geliştirmem lazım bu konuda.
Yine de nereden bakarsan bak benim yaptığım, düşünebildiğim herhangi bir şeyi açıklayabiliyor olmam. En azından bu yanımdan memnumum. Yazı benim için çok kaçınılmaz oldu. Sanki doğal bir süreç ve ben o kadar çabuk adapte oldum ki istediğim zaman yaratıcı fikirlerimi yazılarıma döker oldum.
Diğerleri bir şeyler çıkarmak için ortaya çaba sarf edip, ilham gelmesini beklerken veya o anda bunu yapmak için herhangi bir olaydan dolayı hazır hissetmiyorken, ben istediğim yerde istediğim şekilde istediğim zaman istediğimi yazabiliyorum.
Kendimde sevdiğim özelliklerimden biri bu...
Belki yanlış bir özeleştiri belki de yanlış düşünceler içindeyim, tam olarak halâ emin değilim ama bu halimden memnunsam ve bunun arkasında trajik bir durum varsa absürt bir şekilde, bana bunları yaşatan hayatım utansın...
Hata yapmadım değil, hatta ben bile isteye hata yaptım ki ileride bunun gibi bir lüksüm olamayacağı için erkenden tedbir almak istedim...
Yordum kendimi, yalnız hissediyorum, biraz da ne bileyim uzun zamandır ağlamak istiyorum...
İsteklerim aslında kendim için çok büyük bir lüks her ne kadar acınası veya trajik görünse de.
Mesela ağlamak için ağlamak değil benim istediğim, gerçekten ağlamam gerektiğinde ağlamak istiyor olmam. Üzücü bir olay belki, belki de mutluluktan ağlarım belli mi olur. Sonuçta beni memnun etsin yeter çünkü her an son sözlerimi söylüyor gibi hissediyorum ve git gide isteklerim gerçekleştikçe ölüme yaklaştığımı da...
Daha da ileri gitmeden sonumu görmek istiyorum hatta halihazırda farkına varmışken hayatın bazı noktalarını ne kadar zorlabilirim diye de düşünmüyor değilim... Benim zirvem ne mesela? Zirve diye bir son belirlemek bir bana mı saçma geliyor, sanki her ne kadar bir son koysam da arkasında devam edebilecek bir yol varmış gibi ya da ne bileyim illaki ilerlemeli miyiz? Ya aradıklarımız gerideyse? Geriye doğru ilerlemek mümkün olabilir mi? Bu ilerleme eski günlere mi götürecek yoksa yeni bir gelecek mi oluşturacak? Bir sürü ucu açık (sonsuzluk kavramı gibi) soru ve durum...
Cidden sorulanlara cevap alamamak bizi, biz insan oğlunu yoruyor, kızdırıyor, kışkırtıyor. En sonunda insanlar kendilerince "en(zirve)"lerini yaşamak için yine trajik bir şekilde hayatından oluyor.
Bir yol hayal ediyorum yeşilliklerle kaplı taştan yapılma bir patika gibi ve yanlarında taştan duvarlar örülmüş. Güneş o kadar güzel vuruyor ki neredeyse hiç gölge yok ve en kuytu köşe bile pasparlak. Yürüyorum, yukarı bakıyorum, etrafa... Yapraklar ışığı yumuşatıyor ve dağıtıyor. Sonu göremiyorum ama hep aşina geliyor senaryolarım...
Rüyalarım sanki hepsini daha önceden yaşamışım gibi ama tuhaf olan kısmın ise hayatımda hiç görmediğim şeylerin rüyamda gerçekleşiyor olması. Açıklayamayacağım kadar hatta algıma fazla gelen düşünceleri bile rüyamda görüyorum ve bir bakıyorum sabah nefes nefeseyim, terliyorum... Kabus gibi değil ama, sanki her şeyin cevabına ulaşacakmış da son anda onca yorgunluğa rağmen kıl payı kaçırmış gibi bir his oluyor uyanınca.
Temel, tuhaf, yine de her şeyin cevabının burada olduğunu düşünüyorum...
İbrahim YayKayıt Tarihi : 17.10.2023 13:12:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
DENEME
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!