Tel Örgü
Yapayalnız, sessiz, kimsesiz kalmıştı boynu bükük tel örgünün dibinde bir çocuk bisikleti.
Mavi gövdesi, kırmızı tekeri, solgun duruşu...
Gece, bütün soğuğuyla üstüne düşmüş, ayaz gövdesini sarmıştı,
Bütün dünya bir kenara itilmiş, sadece o ve bisikleti kalmıştı.
Sahipsiz kalmıştı, canı dili yoktu.
Sahibi neredeydi? Bir tel örgüsünün arkasında mı?
Minik yüreğinde acılar, umutlar, bir gelecek hayali...
Gözleri mavi, gökyüzünü ve okyanusu simgeliyordu,
Siyah-beyaz yırtık giysi,
Boynuna kadar uzamış saçları, solgun ama umutlu yüzü…
Her şeyden habersizdi, bir tek mavi-kırmızı bisikletini izliyordu.
Tel örgüyü yapana kızıyordu içinde;
Ne de zalimceydi! Ayrılığın soğuk sebepleri…
Özlemin ta kendisiydi, hasret oydu.
Başka bir dünya var mıydı tel örgüsüz,
Rahatça bisiklet sürebileceği,
Güneşin sıcak ışıklarını hissedebileceği?
Elini uzatmak istiyordu tellere, ama dikenliydi,
Minik yüreğinde isyan uyanıyordu ama hiç bilmiyordu,
O bir çocuktu, tek bildiği özlem...
Güneşin çocuğuydu, merhamet isteyen bir yüzü yoktu.
Bir tomurcuk gibi açmak istiyordu,
Ağacın dalında yeşermek istiyordu, baharda koşmak istiyordu,
Kırlarda, ceylan misali…
Ses olmak istiyordu kuşlara, böceklere,
Toprak olmak istiyordu bitkilere.
Ama tel örgüler bırakmıyordu,
Yalnızca gövdesinde büyüyen bir öfkeydi.
Kendisi bir tarafta,
Bisikleti bir tarafta…
İkisi de yalnızdı, sahipsizdi,
Ve her geçen an daha da uzaklaşıyorlardı bisikletinden.
Kayıt Tarihi : 7.6.2025 15:26:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
#umut
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!