Teknoloji
Teknoloji aslında çağımızın en gerekli ve onsuz yani teknolojisiz yaşayama dediği bir şey gibi durmakla birlikte aslında gelişmişlik sembollerinden birisidir. Hastanelerde, evlerde, iş yerlerinde kısaca hayatımızın birçok yerinde kullandığımız teknoloji bize birçok alanda katkı sağlarken öte yandan farklı konularda bize zararları dokunur.
Teknolojin yararlı yanlarından en önemlisi şehir dışındaki veya farklı yerlerdeki akrabalarımızla, arkadaşlarımızla anlık iletişim kurabilmek ve onlarla olan bağlarımızı daha da güçlendirmek tabir yerinde ise uzakları yakın etmektir.
Teknolojini zararlı yanlarından birisi ve bence en önemlisi ise aile bağlarının çürüyüp kopmasıdır. Çünkü evdeki herkesin elinde telefon bulunuyor ve herkes elindeki telefona odaklanmış durumda olduğu için ailesiyle sohbet etmiyor. Küçük bir kara kutunun içine kapatmış kendini ve çıkmak Teknolojini zararlı yanlarından birisi ve bence en önemlisi ise aile bağlarının çürüyüp kopmasıdır. Çünkü evdeki herkesin elinde telefon bulunuyor ve herkes elindeki telefona odaklanmış durumda olduğu için ailesiyle sohbet etmiyor. Küçük bir kara kutunun içine kapatmış kendini ve çıkmak istemiyor.
Oysaki çok uzun yıllar önce değil, 6-7 sene öncesine döndüğümüzde yani teknoloji bu kadar gelişmemişken aile bağlarımız o kadar güçlüydü ki sabah akşam akrabalarla, arkadaşlarla, aileyle oturulur, sohbet edilir, dert dinlenirdi. Fakat teknoloji hayatımıza girdi ve bu bağlar da koptu. Aslında kendimize ve etrafımızdakilere çok güzel bir iyilikte bulunabilir ve kara kutu diye tabir ettiğim teknolojinin kötü tarafından kurtulabiliriz, aile bağlarımızı tekrar güçlendirebiliriz.
Alperen Mücahit ÇEVİK
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur. Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de... Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili, kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...
Aşk çok eski bir şeydir sevgili. Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer. Sevdiğimiz insanların çocuklukları da... Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer. Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...



Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta