(Kazım Koyuncu'ya)
“Kendi dilini, kendi kültürünü, kendisini kaybeden insanlar, topluluklar gördük. Yanan köyler, kentler, ormanlar, hayvanlar gördük. Yoksul insanlar, ağlayan anneler, babalar, her gün bile bile sokaklarda ölüme koşan tinerci çocuklar gördük. Biz de öldük. Ama her şeye rağmen bu yeryüzünde şarkılar söyledik. Teşekkürler dünya. KAZIM KOYUNCU “
açık bir deniz
küçük bir koy
bir dokunuş
bir çift hilesiz göz,
kafessiz bir kuş
acısız bir aşk
(keşfedilmeyi bekleyen bir kıtaya yazılmıştır.)
Bitsin diyorum bu eylül
uzun sürdü bu yağmurlar
sararan yaprakların mutsuzluğu gibi
Sabah deniziniz güzel koksun diye
Gece
Ölen bir aşkın çiçeklerini attım.
Mavinize
T.IŞILDAR
l
istiklal caddesinin sarhoşuna
hoş geldin diyecek güvercinler
cebimdeki son ekmek kırıntılarını atacağım
sonra yürüyeceğim, yokluğuna
direklere yaslanıp.
bekle dedin ay ışığına,
gidemedin
hoş geldinleri bensiz yazdın
odanın duvarlarına
akrebi olmayan
Saatime her baktığımda
ne kadar ergenmişim diyorum,
yaşlanmışlıklara ragmen,
tarihin tanıklığına inanıp,
geri kalanları siliyorum kagıtlarımdan,
çöz beni,
DEM VAKTİ YA DA VEDA
Bir yılı bardaklara sığdırmak, serçenin telaşıyla...
içimde, alıcı kuş gibi dolanan, kaçma isteği
yük taşınamayacak kadar ağır,
bağır diyordun, bağırdım.
sesizce gelen
imlasız giden yazılarda
hataydım ben
unutmasalar bulurlardı belki
bir küçük notta adımı
ama degmez be gözüm
dalgın bir dalganın
sendeki sureti
tualdeki resmin,
sessiz ihaneti,
kandırmasın seni
yıldızlara bak, geceye sığın
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!