Bir zaman, meydanlarda dobra söylerdi,
dilinde hakikat sandığımız bir şarkı vardı.
Oysa burjuvazinin diliydi,
sermayenin gizli notasından çalardı.
Sonra aynalar kirlendi,
parıltılar söndü,
ve liberal yüz,
sırnaşık bir gölge gibi dolaştı sofralarda.
Devrimcinin yanında devrimci,
iktidarın huzurunda kul,
padişahım çok yaşa diye
her kapıya başka yüz,
her masaya başka kılıf götürdü.
Ama öz hep aynı kaldı:
yalanın çürük çekirdeği.
Halka bir şifa diye sunduğu
zehirli bir ekmekti,
dudaklara sürdüğü
tatlı bir uyku.
Ama uykunun ardı,
mezbaha kapısıydı.
Orada,
gözleri daha yeni uyanmış kalabalıkların
alnına kanlı bir ışık düşer,
ve bıçak parlar,
bıçak parlar,
bıçak parlar…
Kayıt Tarihi : 1.10.2025 13:03:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!