uzunca bir geçmişi olan,
bir aşk değil benimkisi..
bu sabah aşık oldum ben,
yeni..daha çok yeni...
çünkü sarı inci,
doğan her yeni günle,
üşüyorsa bir çocuk,
hırpanî bir köşede,
aç yatmışsa bir bebek,
annesinin göğsünde...
ve ağlıyorsa çaresiz,
bakımsız döşeğinde..
geçen gün,
bir balık gördüm rıhtımda..
çırpınıyordu bir balıkçının ağında..
bir sağa..bir sola..
yaşamla ölüm arasında....
başkaları da beni,
sevmek,
hasret çekmekse sürekli..
özlemek ve beklemekse,
hep bir kişiyi...
sevmek,
yaşarken ölmek gibi..
aşk,aynı aşk..
sevgi,aynı sevgi..
yıllar hiç geçmemiş sanki...
saçımdaki aklar ile
yüzümdeki üç-beş çizgi,
onlar da bu sevdanın,
dilerim tanrıdan,
bir gece,düşünde görürsün beni;
örneğin,çok seviyormuşsun da,
bırakıp gidiyormuşum ben seni..
işte o zaman anlarsın ancak,
yıllardır benim neler çektiğimi...
eğer insan çok sever,
eğer insan çok isterse..
görür sevdiğini,
her nesnede,her yerde..
bazen bir su damlası,
bazen bir kar tanesi,
geçen gün,
kendime uzun,uzun baktım aynada..
gördüm ki;
"hüzün" çok yakışmış bana...
ve bir kez daha anladım ki;
"hüzün", kırmadan,dökmeden yaşandığında,
ne zaman
sonbahar gelse,
sarı saçların düşer gönlüme,
ve o masum yüzün..
sonrası hüzün...hüzün...hüzün...
yorgun bir gemi,
sesiz bir limana sürüklüyor,
yaşlı gövdesini...
tüm ışıkları sönmüş,
yorgun bir gemi,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!