Tabipler Efendisi
Şirk hastalığından muzdarip dünya beklerken tabip
Sen geliyordun tabibim sen tabipler şahanesi
İlk şe’ni gösterince zemzem ile Abdulmuttalip
Dikkatleri celb etti deden Muttalip’in hanesi
Dünyaya teşrif buyurduğun gün yok oldu mesaib
Şirk ateşi de ebediyen söndü o pazartesi
Herkes seni bekliyordu ve bir merak vardı sana
Zahiren yetim idin felek dahi ağyardı sana
Deden,sonra amcan sana hep kol kanat oldu ama
Cebrail zaten ta ezelden muayyen yardı sana
Cemalini gören vuruldu sana bir hayran oldu
Şems cemalin münkire yazık ki hizbüşşeytan oldu
Seni ilk görüşte Yahudi (HZ) Abdullah İbni Selam
Bu hak simada yalan olmaz dedi Müslüman oldu
Sen bataklılığın diyarında açan bembeyaz pamuk
O bataklığı anlatmaya kafi gelmez sayfalar
Misal, müjdesi verilince bir babaya kız çocuk
Halk içine çıkamazdı bu leke gidene kadar
Bir gün dayıya gideceği zannıyla o yavrucuk
Ayrılırdı evden mutlu, anne ise kalırdı naçar
Tabibim çok hastalık vardı herkes muhtaçtı sana
İksirinden tadan dünyayı bıraktı kaçtı sana
Seni öldürmek için gelen (HZ) Ömer Bin Hattâb dahi
Gönül kapısını ardına kadar hep açtı sana
Sana ram olan yıldız gibi gökte seyaran oldu
Verdiğin ilacı almayan iki dünyada hezayan oldu
(HZ) Musablar (HZ) Abdullah Bin Cahşlar (HZ) Hamzalar aşkınla
Yer gök ehlini imrendiren birer kahraman oldu
Kervanda yolunu izleyen yaşlı rahip Bahira
Seni gördü şehadet etti beklenen budur diye
Nübüvvet zamanını görmek için yalvardı zira
Bir insan için sana ümmet olmak büyük hediye
Bahira bilse nübüvvete mekan olacak Hira
Gider orda taş olurdu ve dönmezdi bir daha geriye
Selman_ı Farisi her daim yandı tutuştu sana
Biliyordu (H.z) İsa’dan var bir müjde bir muştu sana
Seni bulmak için çöllerde talihsiz esir oldu
Medine’de lutf_u İlahi ile kavuştu sana
Sana tabi olana eşi dostu can düşman oldu
Analar analıklarına üzüldü pişman oldu
O yiğitler bunlara rağmen Simurga kuşu gibi
Kaf dağını arayanlara saib danışman oldu
Dertleri iyileştirmede öyle karalıydın ki,
Güneşi ve ayı verseler yine vazgeçmem dedin
İman eden ve Salih amel işleyen ol muttaki
Ahsen_i takvimde olur diyordu sure_ i vet tin
Bin kez anlatarak Ebu Cehle dahi hakikati
Kimse olmasın istiyordun esfel_i safilin
Yarasına merhem sürdüğün hakaret etti sana
Ateşten çekmek istediğin eziyet etti sana
Yine şefkatinle onlara yaklaştın ve meyvesi
Çoğu yoluna koştu sonra da biat etti sana
Doğruluğun zirvedeydi halk senden hep emin oldu
Güzel ismin batıl insanlar içinde Emin oldu
(HZ) Yasir beklenen tabip benim dediğini duyunca
Emin, Hakk’a yalan söylemez dedi ve mümin oldu
Rab sana hitaben buyurmuş ki levlake levlake
Habibim sen olmasa idin.,eğer olmasa idin
Yaratmazdım bu alemi ve ma halaktu eflake
Ve ismi celilini ise kelime i tevhidin
İçinde buyurmuş ve de şart kılmış ehli idrake
Kalben tasdik etmeyi olmak için bir muvahhidin
Varlık gayemiz layıktır en güzel nam ve şan sana
Kalben bağlanmayanlar oldu perişan sana
Bir işaretinle ortadan ikiye ayrılan kamer
İnsaf demez mi seni kabul etmeyen bir insana
Senin giremediğin kalbe vah, yıkık viran oldu
Aşkın cennete götüren bir merdivan oldu
Aşkının lezzetini tadıp yola koyulan aşık
Dönmedi o yoldan o yolda ebedi revan oldu
Nur cemal tabip cemalinde başka güzellik vardı
İsmin de ezelden yazılmış cennetin semasına
Güzelliğin görse bıçağı kalplerine saplardı
Bakıp elini doğrayanlar (HZ) Yusuf’un simasına
Cennetten kovulunca (HZ) Adem ismin anıp yalvardı
Daha yok iken merhem oldun ademin yarasına
Şecaatte de yok tarihin başka emsali sana
Sığınırdık der savaşın zor anında (HZ) ALİ sana
Sen ki (HZ) Ali için “la feta illa Ali” demişsin
Yetmez tahayyül etmeye beşerin hayali sana
Korkun yalnız Allah’tan idi gerisi yalan oldu
Bir gün Gavres adında kafir başında aslan oldu
Seni kim kurtaracak şimdi şu an diye sorunca
Allah dedin kükredin Gavres önünde nalan oldu
Miraç gecesi yeryüzünden yükselirken ta arşa
Bedeninden düşen gül oldu her bir damlası terin
Bülbül ondan sonra gördümü bir gül konarda başa
Nağmeler döktürür aşk dili ile hazin ve derin
Bülbül dile gelse sırrını eyleyecektir ifşa
Diyecektir nağmeler gülün değil o,peygamberin
Haset var idi seni kabul etmeyenlerde sana
Vahşi kurtlar dahi şahitti sayısız yerde sana
Vahşi kurdu dile getiren sendeki gerçekler
Müsaade eder mi olsun gözlerde perde sana
Seni inkar eden zavallı malum kor izan oldu
Çalkalandı hayatı ömrü de darma duman oldu
Göz kapamakla gece olmaz, bunu bilememiş ki
Güneşe kapadı gözünü hayatı zindan oldu
Cennete güzellik diyarı deniliyorsa eğer
Bunun sebebi sen orada olacağın içindir
Senin ümmetim sedan ile çınlar meydanı mahşer
Diğer nebiler ise kendi hallerinde sakindir
Seni bulan bir lezzet bulur ki o cennete değer
Seni bulmayana ne denir,yolda kalmış miskindir
Bataklığı gülizar yaptın bulaşmadı kir sana
Bu uğurda ihvan oldu her daim Ebu Bekir sana
Çölde adımını attığın heryer dile geldi ve,
Camid alemin dağı taşı kesildi, zakir sana
Seninle geçen yıllar yalnız kısacık bir an oldu
Senden ayrı geçen bir zaman ashaba buhran oldu
Seni arzulayıp da sana kavuşamayan biri
Ruh aleminde kriz yaşadı,bedeni bican oldu
Gideli çok oldu tabibim yine sancımız arttı
Gül bahçesinde yaşayanlar senin kokuna hasret
Bir nesil mevcut ki ayakta durmaya yok takatı
Başka bir nesil ise onları kaldırmaya namzet
İhlas ile anlatmak isteyenlere hakikatı
Yetiş tabipler efendisi onlara da yardım et
Tesiri hiç olmadı geçen bu kadar asrın sana
Gönüller aynı sıcaklığı ile hep yakın sana
Gözler yine yaş ile dolar ve ismin anılınca
Sızısı duyulur her daim uzun firakın sana
Senin sünnetinle süslenen talihli, rezan oldu
İsmini anıp başladığı iş ona asan oldu
Şeytana inat, masivaya kapalı yaşadı hep
İmanın lezzetiyle tahtı olmayan sultan oldu
Bende Olsaydım keşke seni ilk görüş de Müslüman
Ve sana ram olup ta gökte bir yıldızı seyaran
Kütükten etleri hakikat için geçmiş gariban
Hakikati arayanlara yanılmaz bir danışman
Yada Ebu Bekiri Sıddık gibi sana tam ihvan
Seni muhafaza adına yolunda her an revan
Aşkınla yanmış etrafını da yakan şedid Suzan
Seni dünyada görenlerden olup hep mesrur olan
Hiç olmasa eşiğine baş koymuş zelil bir gedan
Bedirde bedenin korumak için güçlü bir kalkan
Koparsaydım elleri sana terbiyesizce kalkan
Uhud da sana itaatkar talihli okçulardan
O okçuların oklarında veya çelik bir peykan
Tabiplerin tabibi hekim sen,ben ise bir hastan
Bu müşkil hastalığa ancak cemalin olur derman
Yusuf Sabri Ağadede
Yusuf TorunoğluKayıt Tarihi : 6.4.2006 14:50:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (2)