I.
Mekkelilerde sütanne bir gelenek
Bebeği yaylaya göndermek gerek
Çocuk ciğerlere temiz hava çekecek
Yaylada saf arapça öğrenecek
Halime süt çocuk bulmaya yola çıkmıştı
Mekke’deki pazara ise çok geç kalmıştı
Yetim İnci Muhammed
Sütanneye verilmeyen bir tek o vardı.
Gidildi evine,
Bebek verildi eline:
Onu yeşil ipek kumaşa sarmışlardı
Üstüne de beyaz sof dolamışlardı.
-Saf sütten ak ve misk kokulu-
Beden içinde kuvvet kazanır ruh
Halime, görür görmez bebeği sevmişti
Sevinç ve mutlulukla sütanne olmuştu
Güzel ellerde yükselip yürüyünce evi
Muhammed bulmuştu ne tatlı yuva..
II.
Muhammed ile köye bir başkalık gelmişti
Aileye hiç görülmemiş bir bolluk gelmişti:
Hayret, sürüler en verimsiz yerde otluyorlardı
Karınları tok ve bol sütle evlerinde oluyorlardı
Bolluk evi dört yandan kuşatmakta
Saray gibi bütün evler ışıldamakta..
Güzellikten en güzel nağme
Yağmurdan bereket fıskiyesi
Rüzgârdan bir loş sığınak gibi
Gül kokar toprağı
Kelebek gibi uçar konar, uçar konar yüreği
Muhammed köyde ata biner,
Deveye su verirdi
Ona köyün tüm bahçeleri açıldı
Önüne en tatlı meyveler saçıldı
Sıcak günde nereye gitse izler
Onu bir bulut çardak gibi gölgeler
III.
Doğuşunun belirtisini şakıyan bir kuş gibi
Ah, o bitimsiz heyecan ağızda dağılan tat
Topraktan çiçek fışkırması gibi bir bahardı
Muhammed’i bir gün melekler oyundan aldı
Sütkardeşler ellerini gördüler meleklerin
/ve altın bıçaklarını..
Halime duyduklarından müthiş ürkmüştü
Hayretler içinde kalmış çok da üzülmüştü
Anne kucağının şefkatle çarpan yüreği:
Bebek ya büyüye uğrarsa,
O çok korkmuştu
Tek düşüncesi aklını kemiren bu korku
Soluyup duran uçuruma bırakamazdı oğlunu.
Fesleğen ve gül gibi kucağında emanet
Halime
Bebeği
Teslime
Gitti
Mekke’ye..
Kayıt Tarihi : 21.9.2018 23:13:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
