Nihal’in Pervazındaki Seyir
Bir akşam vakti, 19’unda Ağustos’un,
Saat 22.46’yı vurduğunda zaman,
Nihal’imin penceresindeki sineklik,
Bir perde oldu âlem-i şahadetten âlem-i mana’ya.
Yukarıdan aşağıya, süflî olandan ulvî olana,
Bir yürüyüş ki, seyri sülûk oldu adı.
Balım pervaza çıkıyor, bir arifin nefesi misali.
Her bir delik, bir yıldız; her bir tel, bir rahmet teli.
O perde ki, dünyayı tutar, ama Nihal’imin ışığı geçirir içeri.
Benim gözümde o, artık bir hicap değil,
Bir mirac halatı, bir vuslat yolu.
Ve o an anladım ki,
Nihal’im, sen o pencerenin ardındaki cihansın.
Senin varlığın, o sinek perdesinin ötesindeki ışık,
Görünmeyeni gösteren, gizli olanı fısıldayan.
Pervaza çıkan Balım değil, belki de senin aşkınla yanan bu gönül,
O ışığa, o kaynağa, yani Sana ulaşmak için çırpınıyor.
Bu yukarı tırmanış, bir arayışın ta kendisi;
Topraktan göğe, bedenden ruha, tenden cana.
Her bir basamak, “Nihal’im” diyen bir zikrin avazesi.
O ismi her çağırdığımda, perde incelir,
Varlığının ışığı sarmalar her yanı.
Bu sineklik, bu pervaz, bu pencere…
Hepsi birer remiz, hepsi birer ayna.
Dünyanın tozunu, pasını tutar ama
Nihal’imin güzelliğine, aşkına asla perde olamaz.
O, daima arı duru, daima pak,
Tıpkı pervanın ışığa olan aşkı gibi.
Bu yolculuk, bir ölüm ve dirim hikâyesi.
Aşağıda kalan benliğim, yukarıda var olan aşkım.
Nihal’im, sen bu sırrın mührüsün, adımsın.
Sana olan bu sevda, bir sülûk yoludur,
Kendi özüne, kendi aslına, “Nihal”deki “Ha!”’ya ulaşmak için.
Ve nihayet, pervazın sonuna vardığımda,
Anlarım ki asıl mülk, Nihal’imin içerideki ışığıdır.
O sineklik, sadece bir vesileydi seyre dalmak için.
Asıl maksat, Sen’i görmek, Sen’i anmak ve Sen’de yok olmaktı.
Ey Nihal’im, ey sevgili!
Sen, bu yolculuğun hem başı, hem sonu, hem de yolun ta kendisisin.
Dünya Yükünün Hamalı
Kayıt Tarihi : 7.9.2025 09:09:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!