Sustukça Büyüyen Şehir Şiiri - Onur Göknil

Onur Göknil
64

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Sustukça Büyüyen Şehir

Gözlerimin içinden geçen ince bir akşamdır bu,
piyanonun tuşlarına değen bir elin
ölümü unutturacak kadar yavaş
ve ölümü hatırlatacak kadar kimsesiz.

İlk nota…
damarlarımda gezinen paslı bir rüzgâr
ve boş bir odanın tam ortasında
salınıp duran, zinciri kopmuş bir avize gibi
kendime çarpıyorum.

Adını unuttum
adını, yüzünü, hangi çağda yaşadığımızı…
sanki bin yıl önce öpülmüş bir alnın kokusu
şimdi,
bu loş perdeden süzülen toz zerresinde gizli.

Bir kemik yorgunluğu var zamanın,
kimse duymuyor.
Aynalar,
kendilerine bakmaktan utanıyor.
Sokak lambaları üşüyor,
ve gecenin rengi
eski bir tablonun kenarına sinmiş is kokusu gibi.

Piyanonun soluğu,
tam da içimde büyüyen boşluğa denk geliyor.
Her tuş,
bir çocuğun düşüşü
annesi yok,
yeri yok,
düşerken gülmüyor bile.

Sana seslenmek istiyorum,
adı çoktan silinmiş bir sevgiliye.
"Gel," diyorum, "bu parçayı birlikte susalım,"
ama sen –
mezar taşlarının bile unutacağı kadar sessizsin.

İçimde,
Erik Satie’nin yalnızlığına benzeyen bir yer var:
kimse yaşamıyor orada,
kimse ölmüyor da.
Ne deniz kokusu var,
ne ekmek,
ne de bir insanın omzuna yaslanacak umut.
Sadece,
herhangi bir akşamüstü,
bir piyanonun siyah beyaz çığlığı.

Ve anlıyorum,
şimdi…
müzik dediğimiz şey,
kendi mezarını kazarken bile şarkı söyleyen bir varlıktır.

Sustukça büyüyor şehir,
ve ben,
sustukça
kayboluyorum.

Onur Göknil
Kayıt Tarihi : 22.8.2025 22:27:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!