Yine bir gece yarısı girdin düş'üme... İçim de susuzluk dudaklarım çatlamış, beynimin kırımları uyuşmuştu... Kavuşmaktı niyetim, elimi uzattığım anda kayboldun... Yine yoktun, yoksuldum...
Ne zaman pencereden baksam şehrini aydınlatan yıldızlara, merhametini esirgeyen gözlerin düştü evimin yangını oldun...
Şimdi bu gelişinde güneşini esirgeme benden... Bırak yansın yüreğim, sardığın bedenim, dokunduğun elim...
Ben sustuklarımı çıkarıyorum birbir seriyorum ayaklarına...Sonra sen konuş dinliyorum...Suskularını kus halımın tam ortasına... Ve ne olur artık saklanma bulutların arkasına...
Dönülmez akşamın ufkundayız.Vakit çok geç;
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
Devamını Oku
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta