Zor denklemin iki ucu: insan ve zaman...
Kainatı kuşatan ve kuşanan
Zamanı selvi dalına mandalladım,
Günleri ayları bilinmeze yolladım.
Selviden yayıldı etrafa bir duman,
Firuze kasede büyülendi zaman.
Ne de çok severdi dünyayı
Gülmeyi, eğlenmeyi...
Duvaksız gelinliğe büründüğü gün
Ağladı diye sevenleri
Küstü,
Bir daha konuşmadı.
Yüz binler vermişiz senin uğruna
Adın dillerde neş’e Çanakkalem
Duyunca koşarız yine çağrına
Bakmayız eşe aşa Çanakkalem
Bizimdir toprağın bizimdir suyun
Seni ömrümce bekler, senden beklenmek isterim
El açıp sevdanı kapında dilenmek isterim
Bin kez koparsan bile bir gün bir daha yeniden
Belki koparırsın diye çiçeklenmek isterim
Beni dertle dost görenler yine şaşırmış derler
Bilir misin dünyada
Ne mevsim ne ay yalnız
Yalnız benim ortada
Bir tek beni say yalnız
Bülbül güllere eş ya
Mecnun’dan nefes, Leyla’dan hasret aldı şiirlerim
Davut’tan bir ses, Rüstem’den kuvvet aldı şiirlerim
Koca ummanı bir damlaya sığdırmak emeliyle
Güzelden heves gönülden niyet aldı şiirlerim
Ben bir güzel mısra derdim, o illa güzel derdi
Önce
Çocukluk yıllarımı hatırlarım:
Her şey pespembe
Birdirbir, seksek, saklambaç...
Hayalde cihan fatihiyim
Elimde tahta kılıç
Küçük çırpınışlar uçar gözlerinden
Ben bilmediğin denizlerde ölürüm
Seher vakti, hayal – meyal bir çiçek
Sevdalı bir gönül arar kederinden
Belli ki medet umar çiçekler yaseminden
Şiir gibi bu sevdayı
Yaza yaza geleceğim
Bir su olup sana doğru
Sıza sıza geleceğim
Deli gönlüm bayram yeri
Bana kim olduğumu sorma
Yıldızların kırpıştığı gecelerden birinde
Sabaha karşı doğmuşum
Bir kimlik düzenlemişler adıma
O ben miyim
Yoksa ben o mu?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!