yıllardır karşımıza dikildin haydut gibi
be hey zalim ayrılık,yeter düş yakamızdan!
vuslatla aramıza ateşten hudut gibi
çizildin ey ayrılık yeter düş yakamızdan
ayaz istasyonlarda mahzun bıraktın bizi
Abidinpaşa…
Yorgun gözlerimi çaktığım alacakaranlık dünyam…
Abidinpaşa…
Geçmişle gelecek arasında tepinen salıncağım…
Abidinpaşa…
Deli dolu gençliğimin gece karası saçları…
günün en has demidir şu gece yarıları!
camda yağmurun sesi ve yağmur ıslık ıslık...
ne maskeli gülüşler; ne sancılı mutluluk:
adam gibi bir hüzün, bir şiir ve yalnızlık...
teker teker sönüyor evlerin ışıkları!
dindirmiyor ahımı,
gökte uçan turnalar!
arıtmaz günahımı,
ateş dolu kurnalar!
bilmem bu ne sürgünü!
gelmiyor dönüş güünü,
dut ağaçlarının gölgesidir şimdi yalnızlığım!
gel otur biraz cırcır böceklerinin sesinde.
üflesin boynuna rüzgar tılsımlı nefesini
ben ki diyemem, anlatamam, bilirsin.
kırıp açamam ruhumun kafesini!
otur, soluklan biraz
24.02.08
hiç bu kadar üstüme gelmemişti duvarlar!
böylesi bir mezalim tatmamıştı yüreğim...
dağ dayanmazdı bu yüke...
rahmetli babaannem zeynep demir'in anısına...
biraz fazla yitirdi rengini bahar!
soldu morları menekşelerin...
ne eskisi gibi coşuyor dereler
ne de bayırları ağarttı kardelenler!
olmasın etrafımda el pençe duran kimse!
bana bir dağ başında uğuldayan yel yeter!
gün olur da cenazem kalırsa ortalarda,
Yaratana varmaya toz bulanık sel yeter!
bir an olsun dinlesem şu yağmurun sesini,
2.10.05
fahişe yatakların fahişe dünyasında,
bilemedin ki nedir,nedir sabah gençliğim!
gözyaşıyla tükendin geçen günün yasında,
seni buldu bin çeşit zıkkım günah gençliğim!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!