Bu nasıl çağdayız nasıl bir asır
Yılla anlatamam gelde kendin gör
Haklının hakkını savunmak kusur
Elle anlatamam gelde kendin gör.
Nasırlaşmış kalpler körelmiş duygu
Bir garip sevdaya düştüm
Çok perişan hallerdeyim
Aşkın ateşinde piştim
Kerem gibi küllerdeyim.
Külüngüm yok vuram taşa
Nokta gibi menfaate virgül olup eğilme
Dik durmayı bilirsen paşa sen sin bey sensin
Doğruları söylede sevilmezsen sevilme
Ancak hak huzurunda senki tek sevilensin
Zaten bu dünya fani hiç bir şey değemez, boşa
Mekke’yi mükerreme merkezinde Beytullah
Müminler tavaf eder Allah diyerek Allah
Eğer imkânım olsa senden ayrılmam vallah
Çaresiz gidiyorum elveda Kabetullah
Tefekkür eyle de öyle karar ver
Geldiğin yeri bil gideceğinde
Seni de yer beni de yer kara yer
Geldiğin yeri bil gideceğin de.
Küçücük bebektin şimdi bir insan
Bu yaşam esaret ve dahi zulüm
Haksızın haklıyı ezdiği düzen
Mazlumun hayatı yaşarken ölüm
Varlının variyle gezdiği düzen
Alkışa tutulur işkence yapan
İnsanoğlu şu semaya bir göz at
Direksiz kubbeyi durduran vardır
Gün gelince köprü denilen sırat
Betonsuz, demirsiz kurduran vardır
Haksıza yaptığı sorulur elbet
Neyleyim ki bana ettikten sonra
Mizan terazisi kurulur elbet
Sur düdüğü çalıp öttükten sonra
Boynuzsuz koç, boynuzludan hak alır
Gülün dikenle bitmesi
Güzelle çirkine benzer
Bülbülün yakın ötmesi
Ezer yüreğimi ezer
Bülbülün güle hasreti
Yine kış geliyor fakir olana
Gidek desem sıcak illere karşı
Odunun kömürün alan alana
Fakir bakar durur yollara karşı.
Odun kömür derdi bitmez sıkıntı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!