Aşkale kömürü gözlerini
Kıskanırdı Oltu taşları,
Karanlığın ışığı yoktu çünkü
O cam taşlarda
Yayla rengiydi bindallısı
öyle bir günde ağlaki gözlerim;
gökkubbe de seninle ağlasın.
bulut çarpışmalarıyla
dizi dizi dağlar dize gelsin...
kırların kıraç bağırları yansın.
kimi uzun kimi kısa,
kimi şişman kimi sıska.
acı dolu bazıları yürek yakıcı
kimi meltem esintisi ruh ferahlatıcı.
kimi çağıl çağıl çağlar
Daracık sokaklarda sessiz çığlıklar,
Mmutluluk duyar düzenin sadistleri.
Sisteme ayak uydurmuş yürümekteler,
Dört duvar içindeki sahte orgazm sesleri...
Kırmak isteselerde prangaları,
Hayat; sana çok şey borçluyum biliyorum.
ama bana verdiklerine karşılık,
kat kat fazlasını geri alacağını söylememiştin.
seni her zaman çok sevdim bilirsin.
senin de beni sevdiğini umarak,
yarı yolda terk edeceğin aklıma gelmedi.
Toprak damda oturup
okyanus seyrederim
hala yükü sırtımda,
öyle bir ah çekti ki kaderim...
susuz kalır yar yaprakları
penceremin kanatları
her çırpınışında
bir koku alır içeriye.
yağmur kokusu
deniz kokusu
kara gözlü dört teker
aldı gitti bal köpüğü bakışlımı
hasret dört çeker
kara gözlü dört teker
özlemler yükledi içine
Sigarayı bırakıp sana başladığımdan beri
Sen kelepçelerini koluma bağlayıp
Senli düşler enjekte ediyorum damarlarıma...
Ciğerlerim, sökülmekten vaz geçip
Yüreğime sancılar bırakıyor zarlı zamansız...
Ne yalnızlık susar bana
ne sonbahar akşamları.
ne de akşam sefalarının melankoliği.
hepsi çığlık çığlığa,
senin suskunluğun gibi,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!