Su koydum ocağa,
Başladı fokur fokur kaynamaya,
Hem berrak, hem irili ufaklı kabarcıklar çıkarıyor.
Sorsam öğretmene, “yüz derece oldu” der kaynıyor.
Biz nasıl berrak olacağız hocam?
Biz ne zaman kaynamaya başlayacağız?
Hakkı tanımayan öğretmen,
*El Alim’i ne zaman tanıyacağız?*
Belki de su, sabrın sırrını anlatıyor;
Isındıkça susuyor, kaynadıkça konuşuyor.
Bir kabarcığın içinde koca bir alem gizli belki de.
Görünmez olanlar mı görülüyor?
*Su hiç kana kana su içer mi hocam?*
Suya dokunmak yasak, çünkü o hâl içinde.
Bizim kaynamamız eksik, onunki tamam.
Her fokurtu bir “Ol” emrinin yankısı,
Ol ol ol ol ol ol...
Her buhar zerresi, yükselmenin hikayesi.
Biz de kaynayacağız elbet.
Ama ne zaman kaynayacağız hocam?
Su konuşursa halini anlatır,
İnsan çoğu kez kendini aratır.
Mide bulandırıcı bir ilaç sürülmüş piyasaya,
Yan etkisini okumamış olmalılar, kabukları kanatır.
Küfür kusuyorlar farkında olmadan,
ve hakikati çoğu kalp duymaktan sakınır.
Hala anlamadın dimi hocam?
Biz hakikati konuşuruz,
Ama çoğu kez duvarlarla buluşuruz.
Dilsiz, şuursuz suyla yarışırız da unutuluruz.
Yakmadan, yalnızca göstererek dokunuruz;
Temizlenmek için yanarız, arınırız,*
Ve iman ateşiyle sonunda kavuşuruz.
Kayıt Tarihi : 25.10.2025 23:01:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Hikaye çok basit. Kaynayan suya bakılarak ilham alındı. Peki ya insan nasıl kaynamalı? Ne için kim için kaynamalı? Şimdi kaynamazsa ne zaman kaynamalı..




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!