Söz Verelim Birbirimize
Hadi söz verelim birbirimize,
bir gökyüzü kadar geniş,
bir nehir kadar derin,
bir mezar sessizliği kadar sarsılmaz olsun sözümüz.
Ben gözlerimi kapatırken,
gecenin koynuna emanet ederken ruhumu,
bütün itiraflarımı yıldızlara fısıldayayım;
onlar benim sır taşıyıcı güvercinlerim olsun.
Her yıldızda sana söyleyemediğim bir “özledim”,
her karanlık kıvrımda gizlediğim bir “sana aitim” yankılansın.
Sen, sabahın ilk nefesiyle
göğsümün üzerinde doğan bir güneş gibi
ilham verici iltifatlarla uyandır beni,
öyle ki gözlerim açıldığında,
dünyayı senin sesinin ışığından başka bir şey aydınlatamasın.
Söz verelim,
ben her uykuya dalışımda seninle rüya göreyim,
sen her sabah uyanışımda bana rüya gibi dokun.
Uyku ile uyanıklık arasında salınan
o ince çizgiye senin adını yazayım;
orada buluşalım,
orada yeniden sevelim birbirimizi,
orada hiçbir zaman geç kalmayalım kavuşmaya.
Gece, bütün itirafların kilididir,
ve sabah, bütün iltifatların anahtarı.
Sen olmadan gecem karanlık bir kuyudur,
ben olmadan sabahın eksik bir melodidir.
Birbirimizin eksik yanlarını tamamlayarak
bütünlenelim,
çünkü aşk dediğimiz şey
iki yarımın bir bütün olma çabası değil midir?
Hadi söz verelim,
kırılmasın bu yemin;
dağlar gibi ağır,
denizler gibi sonsuz,
ateş gibi yakıcı,
rüzgâr gibi özgür olsun.
Ben uykuda bile adını anarken
dudaklarımda gül açsın,
sen uyandırırken beni,
sözlerin göğsümde bir bahar dalı filizletsin.
Bir gün,
uykularımda ölümü görsem bile,
sabahında senin sesinle dirilmeyi isteyeyim.
Bir gün,
gecelerimden bütün yıldızlar silinse bile,
senin iltifatların
yeni bir samanyolu kursun göğümde.
Ve biliyor musun sevgilim,
seninle sözleşmek
bir dua etmektir aslında;
dudaklardan çıkan bir dua,
kalbin taşına kazınan bir yazı.
O yazı ki, zamanın pasına yenilmez,
fırtınalara eğilmez,
kırılmaya yüz tutmuş dallar arasında bile
yeşermeye devam eder.
Ben gecenin en derin yerine saklanırken
sana dair bütün itiraflarımı
ölümsüzlüğün çelengine bağlayacağım.
“Ben seni sevdim” diyeceğim,
ama öyle sıradan bir sevgiyle değil;
bir dağın taşına yazılmış,
yıllar geçse bile silinmeyen bir yazı gibi.
Sen sabah olduğunda
bana diyeceksin ki:
“Sen benim ruhuma işlenmiş bir mısrasın,
seninle nefes almak,
bütün şiirlerin en derin kıtasında uyanmaktır.”
O vakit ben gözlerimi açtığımda
bütün cümlelerim sana koşacak,
dilimdeki her harf
senin tenine düşen bir damla olacak.
Söz verelim sevgilim,
geceye uyku, sabaha uyanış,
gökyüzüne dua, yeryüzüne umut olalım.
Ben sana itiraflarla yaklaşayım,
sen bana iltifatlarla sarıl.
İkimiz arasında öyle bir köprü kurulsun ki,
hiçbir yalnızlık onu yıkamasın,
hiçbir ayrılık onu eskitmesin.
Hadi söz verelim birbirimize…
Seninle ben,
gece ve sabah kadar zıt,
ama aşk kadar tutarlı kalalım.
Seninle ben,
birbirine yaslanan iki dağ gibi,
birbirini çağıran iki deniz gibi,
birbirini tamamlayan iki mısra gibi olalım.
Ve biliyorum,
bu şiir uzadıkça aşkımız da uzayacak;
her dize bir ömür,
her metafor bir kalp atışı olacak.
Uykuya dalarken sana verdiğim söz,
sabah uyanırken seninle bulduğum gerçek olacak.
Söz verelim…
Ben düşlerde itiraf edeyim,
sen sabahlarda iltifatla mühürle.
Böylece aşkımız,
uyku ile uyanıklık arasında asla bitmeyen
sonsuz bir şiire dönüşsün.
Hüseyin Erdinç
Kayıt Tarihi : 7.10.2025 20:00:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!