Suyun akışına bıraktığın sözlerin vardı
Ezelden gelir gibi yorgun adımların
Veda, içinde sakladığın bir muammaydı
Gel demeyen bakışların
İçi dışına el miydi bütün beşeriyatın?
Çocuk tebessümü kadar sahicisin
Çocuk masumiyeti gibi sesin
Gül yaprağında şebnemsin
Belki hayatı tamamlayan sensin.
(19.11.2009. saat; 23.00. samsun.)
Ardına Bakmadı
bir damla ter süzüldü alnından şakağına
usulca çevirdi güneşe çalan başını
ben' dedi
artık yoruldum'
Yeşil bir ırmak olup salınmak isterim
Yükseklerden enginlere akmak isterim
Övgüler benden uzak olsun
Kimsesiz rüzgarlar yoldaşım olsun
Sırlar dağına tırmanan sessizlik
Ellerini yitiren çocukluk
Vedası ıssız zamanlarda yankılanan uzaklık
Gitmenin diğer adı mıdır ki bağlılık
İlmek ilmek dokunurdu yarenlik
(14.06.2009.Samsun)
Soğuk taşların yüreğine dokundu usulca
Karanlıktan gelen karanlığa gidince
Bir damla sızı düştü yüreğine ince
El yordamı aradı durdu delice
Ne yontular yitip gittiler
Ne de vahşetten bihaber eller
Sırrımız bakışlarımız, lekesiz kaygılarımız.
Bir gelendeydi aklımız, bir de gidende
konuğumuzda, konukluğumuzda.
Sen mavi beliktin tabiatta
biz, pul pul şavkın.
Ah uzakların bekleyeni//
On bin yıllık ayrılığın özleyeni//
Kendimi hayallerle avuturum//
Beklenmeyi bekliyorum.//
Hangi resim bu kadar bu kadar muamma yüklenir ki//
Yüzdeki mânâyı anlatır kelimelerin ilahesi belki//
Yiten Zamanlar
yolların sabırlı kaldırım taşları
ayaklarıma dolanan unutkanlığım belki
lakin bana yıldızlar kadar uzak
nerelerde aramadım ki sihirli dokunuşları
ıssızlık insansızlık kadar
ıssız bir sokak mıydı vatan/
hasetin bakışları mıydı sırtıma saplanan/
neyim varsa dünden kalan/
içimde bir zerrede sakınan//
dışarıda bin kapan/
katığımıza ağu katan/
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!