Şimdi nereye gideceğim
Hangi soğuk kapıyı çalacağım
Hayallerim dipsiz bir kuyu
Sonu ışık ikram eder
Tek başıma inersem
Kimi görmeyi seçeceğim
Ben bu dünyaya geldim geleli bir başıma yürürüm.
Bulutlarlala gezer, kuşlarla ötüşürüm.
Geceleri şaşarım yolumu, yıldızlarla konuşurum.
Hangi dağ bana gölge vermiş bunca zaman,
enginleri kendi sırtımla aşarım.
Kollarımla sararım sarmaşığı, aşkımla bunaltırım çayırları.
Hep aynı sulu boya gibi sürrealist yüz
Ağaçlar bile bazen birbirine benzer
Midem sancılar içinde
Kaldırım herkes kokuyor
Biraz acıktım
Biliyorum kendimi doyurmam gerek
Zaman beni iyileştirir sanmıştım
Hasta bir adam oldum artık
Üstelik yorgun ve umutsuz
Günlerin bu kadar boş geçeceği
Aklımın ucundan bile geçmezdi
Hayalleri olan
Bir bok yaramıyor bunca şiir
Yalnızca iki hokkabaz eğlendirir
Ruhu dingin sandık
Yanılmışız
Artık bu son sanırım
Eller duruldu
Gençliğimin bağrında girdin birden
Böldün ortadan Musa gibi
Kışımı bahar eden sen
Gömdün beni ceset gibi
En güzel günlerimin sebebiyken
Fransada bir akşam üstü
Tanıdık sokakların bilinmeyen mavrasında
Can verdi örümcek
Meçhul rüzgarlar arasında
Neden böyleydi oda bilmiyordu
Tanrıya inanmadığı için
Gökyüzünü satın alabilir misin?
Çiçeklerin kokusunu ne kadar betimleyebilirsin?
Aradığın aşkı sayfalar da bulabilir misin?
Uyuduğunda duvarlara sarılabilir misin?
Şatafatlı bir mezarla nefsini doyurabilir misin?
Vicdanını sadakayla susturabilir misin?
Bir gün çık karşıma
Dökül sakladığın hüznü önüme
Ayrıldıktan sonra gününü gün eden ben değildim
Bu bedbaht bedendi de
Sen her gece köşe başında bir köpek gibi çürürken
Şarkı söyleyen bu dil benim değildi de
Duyuyor musun beni?
Bir şarkı mırıldanıyorum
Hayat denen kitabın doldurduğum sayfalarında
Kim bilir kimler için mürekkep harcıyorum.
İnsanlar beni okuyor okuyup kenarı bırakıyorlar
Bana etiket yapıştırıyorlar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!