Saçlarımda kırık olduğunu söylüyorlar, içimdeki kırıkları göremeyenler...
Yüzün sararmış diyorlar, yüreğimde sonbahar hüznü taşıyorum bilmiyorlar...
..
Eylülde biter, sen kalırsın orada bir başına, ben böyle iyiyim, tek derdim sensin.
Kuşları bavul topluyorken gördüm, şimdi sonbahar; herkesi üzer bu mevsim...
..
Sonbahar yaprakları düşüyorken dalından.
Yar'dan bana tek kalan Hayasının alı'ndan
..
Yine aylardan Kasım, Mevsimlerden Sonbahar.Yine seni konuşuyoruz ezelden beri.Artık lügatımızda senin için ölüm kelimesi yok.Artık ağlamıyoruz 10 Kasım sabahlarında çünkü sen ölmedin.
'Her canlı ölümü tadacaktır''.Aslında,önemli olan öldükten sonrada yaşayabilmektir.Bunun en güzel örneği Cumhuriyetimizin kurucusu ATATÜRK'TÜR.Hiç bir insan her geçen zaman dilimi içerisinde katlanarak büyüyemez.Milyonlarca insanın gelip geçtiği bu yeryüzünde hala yüreklere sevgi ekerek ve bağımsız bir ülkede yaşama gurur ve onurunu yaşatan çok az kişi vardır.M.Kemal Atatürk,Ömrünü bir milletin bağımsızlığı için harcamış,devamlı yaşamından özveride bulunmuş bir lider,bir halk kahramanıdır.Günümüzdeki insanlara baktığımız zaman,bencilliğin kol gezdiği insan yığınlarına baktığımız zaman M.Kemal Atatürk'ün yaptığı fedakârlıkları daha net görmek mümkündür.
Savaşta Askerlerin önünde, onlarla birlikte koşturan bir komutan, Cephede savaşın plan ve krokisini çizen bir uzman, Barışta gerçekten samimi duygularla el uzatan devletlerin elini sıkabilecek kadar barışçıl bir insan ve siyasette usta bir diplomat ve vatan aşığı yenilikçi bir lider, işte Mustafa kemal olgusu budur.
Bir ülke düşünün yedi düvel yok etmek için üzerine çullanmış, Bir vatan düşünün iç düşmanlarla dış düşmanların işbirliği yaptığı, bir millet düşünün çaresiz, bitap ve yorgun, bir güneş düşünün, bu milletin geleceğini aydınlatan, Mustafa Kemal olgusu budur.
Geri kalmış, çağa ayak uyduramayan, köhnemiş kurumların yerine çağdaş kurumları getiren, devamlı ileriyi görüp''Çağdaş medeniyetler seviyesine'' çıkmamız için gece gündüz çalışan, Türk milletinin Önderi İşte Mustafa Kemal olgusu budur.
Yurtta Sulh, Barışta Sulh diyebilecek kadar barışçıl, Çanakkale'de ölen düşman askerlerine ''onlar bizim evlatlarımız oldular ''diyebilecek kadar insancıl,''Bir Türk dünyaya bedeldir''diyebilecek kadar Milliyetçi, Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir'diyecek kadar
Demokrasi yanlısı, Mustafa Kemal olgusu budur.
..
Saklı hazin bir gülücük hayat,iki dudağına hapsolmuş,ve yorgun dalgalarda tutsak gözlerin.Bir ilkbahar uyanışı desem değil,bir sonbahar vedası hiç,sen 4 mevsimi yaşatan bir orman misali buram buram yaşamaktasın yüreğimde.Uykuya direnen aklımda hep uyuyan yanım,ölüme direnen bedenimde hep yaşayan anımsın.Sen hem elini tutacak kadar yakın,hem nefesini öpemeyecek kadar ulaşılmazımsın…
..
Özgürlük kokusu alıyorum.Umutsuzluk kokusu kokuyorum,acizliğin en çapkın yerinde.Kendimi adamlığa adıyorum.Kör bir avcı gibi yürüyorum,vuruşları olmayan.Ağlayan çocuk kadar duyarsız.Kendi ülkesini formaliteler için alkışlamayan renklilik yürütüyorum,kenar semtlerine.Gözlerimde tüten bir sonbahar sarısı.Yeşillerin açlığını duyuyorum.Kemikleri çürümüş dev gibiyim.Savruk SAM gibiyim içimde.Dışımda izini kaybetmiş yabancı hayat,içimde beyni düşmüş bülbül şakırtısı.Camda eriyen buğu gibi oturaksız.Kalbindeaslanı besleyecek kadar zengin.YOKSUL BİR MORRİS ÜLKESİDİR GÖNLÜM.
..
Bir kızıl yaprak gönlüm,Güneşe kanıp kuruyan,Toprağa küsüp un ufak olan, Bugün maviyse sendendir, yarın sarı olur bilmem neden? Hazende bir bahar içinde açmış gönlüm, Ümitsizdir bilirim, gelir sonbahar solar yüzüm. Solmadan sev beni düşmeden tut, Hazende bir sarhoş benim adım, Ayaklarım bulmadan ayrılığın yolunu tut beni, sev beni.Bir kızıl yaprağa bakan gözlerine söylesin rüzgar, sessizce adımı. Sakın üzülme rengime bugün maviyse senden, yarın sarı olur bilmem neden? S.S.T.
..
artık parklar bitti
o katılık haritaları kaplamak üzere
seni de bir mevsim sanırlar sonbahar
ne kendisi ne başkası olan bir mevsim
bulutlar gergin kaslarıyla göründü
çatılar aktarıldı sobalar silindi
..
Bu sonbahar...
Ağladım gözlerine,
Hazan yaprakları gibi döküldüler senin için.
Sana susayan
Çatlamış dudaklarımla söylediğim,
Yalnızlığıma yaktığım bir türkü oldun.
En zor anımda gözlerinde,
..
Yüreğim kanayan bir duygu pınarı şimdi. Kurumayan ve her sonbahar daha da çoğalarak, çağlayıp akan özlem denizlerine...
Erişilmez uçurum diplerinde kaldı özlemlerim, yaralı ceylanlar sekiyor bakışlarımda şimdi. Tomurcuklar öksüz, serçeler dilsiz, her yağmur yağdığında boynu bükük bir çocuk üşüyor bedenimde
Ben ki, hayalleri uzak dağ yollarında kalan işkilsiz çocuk. Munzur’un başında ağlayan o nazlı çocuk. Benim de hayallerim vardı bir zamanlar, tüm dağlı çocuklar gibi. Sevdalarım, sevinçlerim, korkularım vardı. Şimdi gittiğim her ülkede içimde kanayan özlemler gezdiririm, rüzgarlar estiririm ağaran saçlarımda. Kimse bilmez niye öyle suskun hüzünlü bakarım uzaklara, niye bükük durur boynum...
Ah yüreği dağlım. Yürekler boş bakışlar anlamıyor beni, bu uzak yerde her akşam vakti el ayak sesleri çekilirken caddelerden, vurup yüreğimi narlı sevdalara, yıldızlara ağladığımı kimse bilmiyor, kimse bilmiyor her gece dudağımda bir şiir’in kanadığını. Hasret ki, yolları kanamalı ağır bir hüzündür geçip giden ömrümün terkisinde. Rüzgar koyaklarını yitirdi, sözcükler büyüsünü. Her mısrada çığlık çığlık yüreğim…
..
Hava bulutlu,
Sert esiyor rüzgâr.
Görmedim ilkbaharı,geçti yaz,
Şimdi mevsim sonbahar…
Kış yakın…
Vakit az.
Hücum ediyor anılarım akın akın!
..
Ağaç yaprakları, otlar sararmış
Yeryüzü zemine son bahar geldi
Mülk sahibi böyle emirler vermiş
Dağlara kâr yağmış sonbahar geldi
Nice varlık suskun ölüm çağında
İlkbaharı bekler ol emriyle
..
Seni benden almış
Beni tüketmiş sonbahar
Sadece yaprakları değil
Umudu aşkı da döktü rüzgar
Tutsak almış ruhumu
Ufukta toplanan fırtına
..
Sonbahar sona erdi
Geldi Kış Mevsimi
Evlerimiz sımsıcak
Dışarıda yağmur kar var
..
Bir sonbahar günü
Yemyeşil ormanların arasında
Kaybolmuş gidiyorum meçhule
Ağaçlar kızıla boyanmış
Yapraklar sarıya..
..
Yağdı yağmurlar
Islandı sokaklar
Boş kaldı salıncaklar
Ne parkta neşe var
Ne pürneşe çocuklar
İşte bu sonbahar
Üşüyor serçe kuşlar
..
(sonbahar,a...)
Altın rengi son yaprakta düştü
Hüzzamsı nakarat halleri yankılanırken güz rengiyle kalbimin en içlerine
Keder de bastı ki, hüzün dolu-dizgin
En ince kılcaldamarlarımdan her zerreme.
..
Es şimdi ey deli rüzgar okşa yanaklarımdan dagit saçlarimi savur efkarımı sarp daglara... biz,bir sonbahar öncesi sararan çimenler üzerinde vedalaşan iyi agır yaralı... bir gün mazi diye anariz bu günleri yari acı yari tatli ne varsa yaşanan yada yarim kalan, hepsinin hatrina bir yudum daha cekeriz raki dolu bardagimizdan.. derin bir nefes çekeriz cigerlerimize, biz iki agir yarali yazi bekleriz yine. yeniden umut ekeriz camin önündeki saksının icine... o gün karanliga gömdugüm bu deniz renki ısiklariyla dans eder bana sensiz sessiz.. yine bir sezen şarkısı dolanir dilime avaz avaz, belki bu defa, bir parca kırgın bir parca serseri başi buyruk bir damla yas hucum eder kirpiklerime birazz...
..
Sonbahar rüzgarını etrafımda sessizce estiriyor
Elimde değil bu aşkın en acı tarafı benimle, espiri yok
Hayallerime kurduğun bir tuzak kalbime engel, kalbine engel
Estiriyor yine acı dolu rüzgarını sonbahar, dayanırım ulan yeter ki sen gel
Rüya denilen her şey eminim ki benim beraberimde yığıldı
Yıllar geçerken yüzlerce roman okudum, her satırı kalbe bastığım bir yığındı
En sonundayım sevda tepesinin, aşk denilen kadın bakıyor kalpten
..
Yoksa mevsim şimdi gerçekten sonbahar mı
Ölümden gayrı yaklaşan bir haber var mı
..