Son İntihab
Söküldü dikişleri o eski, dar zamanın,
Dindi uğultusu o hırçın şöhretin, şanın.
Şimdi sükût vaktidir, o en sadık limanın;
Gürültüden sağ çıkan, sessizliği fetheder,
Kendi içine dönen, kâinatı terk eder.
Bir heykeltıraş gibi yonttu kader gövdemi,
Sıyırıp attı benden o sahte görkemimi.
Kırık dökük bir mabet, ruhumun tek erdemi;
Sarsıntı mülke gelir, ruhun mülkü yoktur ki!
Ölmeden ölenlerin, artık korkusu yoktur ki!
Zaman bir mühür vurdu, alnımdaki iz derin,
Sahibi benim artık bu en vakur kederin.
Gölgesi ağırlaştı o uçucu düşlerin;
Yorulmak ham işidir, yolu bilmeyenlerin,
Olgunluk rütbesidir, dibi görenlerin.
Bakma dizlerimin o yorgun titreyişine,
Bakma gözlerimin o puslu seyreyişine.
Toprak şahitlik eder ruhun kükreyişine;
Yılların yığdığı bir yorgunlukla değil,
Yılların damıttığı bir olgunlukla eğil.
Mağlubiyet dediğin, zaferin ilk şartıdır,
Bu ağırbaşlı duruş, varlığın ispatıdır.
İdrak ki fırtınanın en mutlak miatıdır;
Söz bitti… Bu sessizlik, zamana tek cevabım,
Bu bilgece ağırlık, benim son intihabım.
Kayıt Tarihi : 31.12.2025 14:22:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Sessizlik, bu hiçlik yolculuğunun son durağıdır. Söz biter, çünkü hakikat anlatılmaz, yaşanır. "Son İntihab", dünyanın gürültüsünden kendi rızasıyla emekli olan bir ruhun, hiçliğin krallığında tahta oturuşunun destanıdır.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!