Pencereden süzülen gri gökyüzü,
Çelik yatakta binbir umut hikayesi,
Her bip sesinde titrer umudun canı,
Bu odalarki fısıldayan bir mabet,
Beyaz yorgan gibi örter sessizlik,
Duvarlar soğuk, yürekler kırık,
Sehpada, çiçekler solmuş, boynu bükük..
Dışarda ki dünya uzak,
Tıkır dar saat, zaman ağır aksak,
Her yastıkta yarım kalmış dualar,
Yatak çarşaflarında, buruşmuş hayaller...
Monitörün tizinde, umuda yolculuk başlar..
Hastane odaları ;
Ne başlangıç, ne bitiş,
Bir ara.
Sessiz koridorlarda yankılanır adımlar,
Hüzün, hastane odasına usulca süzülür.
Solgun duvarlar fısıldar kimsesizliğini,
Pencerede ay, solgun bir lamba gibi,
Yıldızlar nöbet tutar, eksik yanına.
Her nefeste saklı, dirençli sevdalar.
Gece, bir hemşire gibi nazikçe dolanır,
Elbisesi gölgeler, kalplere dokunur.
Sanki seninle konuşur , derzi çıkmış fayanslar,
Boyası solmuş duvarlar bir sırdaş olur,
Dinler sessizliği, yaraları sarar.
Ve şafak sökerken usulca çekilir,
Gün ışığına bırakır, hayatın gerçeğini.
Sabahla barışır, umudun telaşı...
13.06.2025
20:50
Kayıt Tarihi : 13.6.2025 20:51:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Hastane odasında herkesten kaçıp yalnız kalmak isterken, Gerçekten; yapayalnız olduğunu hisseden bir kadının yarım yamalak gönülden diline dökülen duygulari...
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!