Siz bilir misiniz?
Yanınızdakine en uzak olmayı,
Onun için yanarken için için,
Ve o, ellerinizi tutarken sıcacık,
Kalbinize dokunurken,
Ona dokunamamayı,
Siz bilir misiniz?
Hayatınıza ket vurmayı,
O size türlü güzellikler sunarken,
Çağıl çağıl size çoşarken,
Hayattan uzak durmayı,
Siz bilir misiniz?
Hiç ama hiçbir şeyden emin olmamayı,
Kendinizden bile şüphe duymayı,
Sizi adam görüp, insan görüp,
Gönlünü açan dostlara,
Bana neden gönüllerini açtılar diye bakmayı,
Siz bilir misiniz?
Korkudan korkmayı,
Sık sık arkanıza dönüp bakmayı, kollamayı,
Peşimden geliyor mu diye gölgenizi aramayı,
Gördüğünüzde gölgenizden korkmayı,
Görmediğinizde, bana nerde tuzak kurdu diye,
Gölgenizi aramayı,
Siz bilir misiniz?
Yıllarca ömrünüzü törpüleyerek,
Bin bir birikimle aldığınız evinizde bunalmayı,
Duvarların üstünüze üstünüze gelmesini,
Siz bilir misiniz?
Ben erkeğim, adamım derken,
At, avrat, silah şanımdır derken,
Nerede, nasıl patlatacağınızı bilmeyerek,
Bin bir korku ile silahınızı- benden uzak olsun diyerek-,
Banka kasasına kilitlemeyi
O çok severek aldığınız,
Gururla koltuğuna kurulduğunuz arabanıza,
Aylarca binememeyi,
Namusunuz, hayat arkadaşınız, can yoldaşınız,
Eşinize “bebeğim” diyememeyi,
Gözlerine bakarak anlayış dilenmeyi,
Siz bilir misiniz?
Kendinize inancınızı yitirmeyi,
En küçük sorunları,
Yerinden oynatılmaz dağlar gibi büyütürken,
Kocaman bir adamı çocukluğuna döndürmeyi,
Çocuk gibi davranmayı,
Çocuk gibi korkmayı,
Çocuk gibi yardım dilenmeyi,
Siz bilir misiniz?
İnsanın çok bunaldığında,
Anavatanı olan çocukluğuna sığındığını,
Büyük rollerini reddettiğini,
Siz bilir misiniz?
İnsanın her şey olduğunu,
Kaybeden o olduğu gibi,
Kazananın da o olabileceğini,
Bütün sihrin insanda olduğunu,
Özündeki cevheri yeniden keşfedebileceğini,
Kendisini yeniden büyütüp, güçlenebileceğini,
Ve o büyüdükçe,
Yerinden oynatılamaz dağlar gibi büyük olduğunu sandığı sorunların,
Nasılda küçüldüklerini gördüğünü,
Kendisine doğru çoşarak gelen hayatı,
Acısıyla tatlısıyla,
Nasıl da bilgece kucakladığını,
Bütün geri duruşlarını geriye aldığını,
Kendisine vurduğu ketleri
Yine kendisinin kırdığını,
Siz bilir misiniz?
Ankara’da bir Prof.Abdülkadir Çevik olduğunu,
Tökezleyip düşmek üzere olanların,
Ellerinden tuttuğunu,
Kocaman bir dağ gibi durup,
Yüreğini ortaya koyup,
Ustaca “yürü” dediğini,
Sihirbaz olduğunu,
Halden bildiğini,
Siz gerçekten biliyor musunuz?
Öğrendiniz mi?
Ne sağlam temeller üzerine kurduğunuz hayatınızın,
Kağıttan bir maket olduğunu,
Her şeyin insanlar için,
Ölümün nefse terbiye,
Ölümünün her insanın kıyameti olduğunu,
Siz bilir misiniz?
……
Karabük 18.3.2009
Kadir Kaya1Kayıt Tarihi : 19.3.2009 00:40:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!