Siyah Kadın Şiiri - Mehmetcan Aysevinç

Mehmetcan Aysevinç
62

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Siyah Kadın

Yağmurlu ve gök gürültülü bir geceydi.
Kendimi daha toparlayamadan yeni bir kadının gelişiyle şaşkına dönmüştüm.
Tüm hayal kırıklıklarımı bir anda unutturabilen kadındı o ve gelişiyle devrelerimi yakmıştı.
Üç gün önce terk edilmiş ve hayattan hiç bir beklentisi olmayan küçük bir adamın, üç gün
içinde ne derece hayata bağlanabileceğini gayet iyi anlamış ve umudun olduğu sürece var
olabileceğini kabul etmiştim...
Ama o gece çok farklıydı. Gök gürültüsü tüm şiddetiyle devam ediyor ve hafif bir fırtına
vardı.
Siyah Kadın'ın ilk kez korktuğunu görmüştüm.
Her bir gök gürültüsünde daha çok yutkunuyor gittikçe ürkek tavırlar sergiliyordu.
Dokunamıyordum...
O tatlı sesinin geri getirmek için bir şeyler yapmalıydım. Onun yanında olabilirdim bir
şekilde ve hızlıca düşünmem gerekiyordu.

Gök gürültüsü iyice artmıştı, gecenin karanlığında, yağmur eşliğinde gökyüzünde
dalgalanan şimşekler ise sanki insanlara olan öfkesini kusuyor gibiydi.
Kadın ise korkularıyla bir başına ve yalnızdı.
Beni canlandıran bu kadını ne olursa olsun kurtarmalıydım o karanlıktan ve yanında
olmalıydım.
Ama yanında da olamazdım ve başka bir yol arıyordum.
Gök gürültüsünü bastıracak, fırtınanın hüznünü unutturacak, yanında olduğumu
hissettirecek bir şey bulmalıydım.
Düşünüyordum...
Buldum işte, ona hikâye anlatacak ve gök gürültüsünü bastıracaktım…

Hikâye bittiğinde gök gürültüsünü sevmiş olmalıydı.
Yanında olamıyorsam içinde olmalıydım…
Ona o anda bulutların aşkını anlatmaya başladım.
Öyle bir şeyin olmadığını biliyordum ama onun için bu yalana önce kendimi
inandırmalıydım.

Pencereye geçtim ve gecenin o muhteşem manzarası eşliğinde yazmaya başladım...

"Aşk insanüstü bir duygudur ve sana bunun nasıl var olduğunu anlatacağım şimdi sakin ol ve
iyi dinle"...

Gökyüzü çok yalnızdı. Yalnızlıktan sıkılmış ve âşık olacak birini arıyordu. Güneş ve yıldızlar
çok uzaktı onlara yaklaşamazdı. Gökyüzü bu yalnızlıktan çok sıkılmış bulutları izlemeye
başlamıştı.

"Korkma sadece bir ses."

Ani gök gürültüsü sonrası kadını yatıştırdıktan sonra devam ettim anlatmaya…

Derken pamuksu bulutların gittiği yönden ona doğru gelen karanlık ve sinirli görülen
bulutlar birbirlerinin üzerine geliyorlar, çarpışıp yok olmaları kaçınılmazdı.
Gökyüzü bu kadar yalnızken bulutların bu kavgasına anlam veremedi ve bir anda iki bulut
arasında öyle bir enerji yarattı ki, bulutlar bu perde yüzünden birbirine ulaşamadı.

"Korkma ben varım, buradayım, yanındayım.
Sadece gök gürültüsü korkma.
Sakinleş lütfen hadi toparlan küçük kadın"...

Yeniden sakinleştirip devam ettim anlatmaya...
Bulutlar birbirlerine ulaşamamıştı ve mutlu olmaları gerekirken bir anda sert bir tepkiye
maruz kaldı gökyüzü.
“Ne yaptığını sanıyorsun” dedi bulutlar.
Oysa onlar kavga etmiyordu. Öyle çok sevmişlerdi ki birbirlerini, yok olmak pahasına
bir araya gelmek ve aşkı tatmak istemişlerdi.
Gökyüzü;
“yok olursunuz, damla damla yeryüzüne akarsınız”
dedi.
Oysa bulutlar bu sözlere aldırış bile etmemişlerdi…

Onların yok olması önemli değildi,
Onlar aşklarının var olmasını istemişlerdi.
Gökyüzü bu aşka çok duygulandı ve o perdeyi yavaşça kaldırdı.
Perdenin kalkmasıyla bulutlar yeniden sevgiyle doldu ve birbirine kavuştu.

Birbirlerine karışıp bir anda yağmur olarak yeryüzüne inmeye başladılar damla damla.
Gökyüzü çok duygulanmıştı hıçkırıyordu sanki bu aşk karşısında ve çıkan sesler çok
güçlüydü.
Küçük çocuklar korkardı bu sesten ve anne babasının ortalarına girip uyurlardı hemen.
Ama yalnız insanların yapacak bir şeyleri yoktu.
İşte Siyah Kadın'ın bir yüreğe ihtiyacı vardı ve bende ki yürekte onun için atıyordu.
O gece anne ve babasına ihtiyacı olmamalıydı. Ben vardım ve ben varsam gözlerinde damla
yada içinde korku olmamalıydı...
Ani bir şimşek sonrası çok korktu kadın.
Kısa bir süre sonra yeniden sakinleştirdiğimde bir kaç saniye sessizlik oldu.

Kadın hikâyenin devamını istedi ve devam ettim...

Bulutların aşkı yeryüzüne damla damla indi ve damladıkları her insanda aşk duygusunu
oluşturmaya başladı. İnsanlar birbirlerine delicesine âşık oluyorlardı.
İki bulutta aşkları için yok olmuşlardı, ama onların aşkı ebediyen var olacaktı.
İşte aşk böyle insanlara ulaşmıştı. Bu duygu insanüstü bir duyguydu çünkü...

"Küçük adam, kadının yüreğine yağmur damlası düşürmüştü."
Küçük bir damla, büyük bir aşktı...

Kadın anlattığım hikâye sonrası sakinleşti ve kendine geldi.
Beni yanında hissediyordu ve korkacak bir şey kalmamıştı.
Kocaman yüreğimin içinde hiç bir şeyin zarar veremeyeceğini biliyor gibiydi.


O gece sarılıp uyumaya karar verdiğimde belki de en büyük hatalarımdan birini yapmıştım.
Sabah olduğunda külkedisi gibi asıl hayatına dönecek ve o hayatında ben olmayacaktım.
Düşünememiştim ve sarılıp uyuduk...

Kadın sabah olduğunda yoktu.
Farkındaydı, o yağmur damlasından önce onun yalnızlık sebebi olan adamı beklemek
istiyordu.
Peki ya gece? Kesinlikle unutmayacaktı, unutamayacaktı ama o kalbinin sesi hangi
yöndeyse oraya gitmeye karar vermişti...

Gözlerinin önünde duran aşkı görmezden gelip yalnızlığa gitti kadın, elimden bir şey gelmedi
o kendi karanlığında, onu karanlık yapan adamı istiyordu hepsi bu...
O gece bir kez daha anladım;
Gecenin karanlığının, gündüzün aydınlığına eş değer olmadığını...

Aşk 'ı yaşamış ve acısını da çekmiş bir adama

Mehmetcan Aysevinç
Kayıt Tarihi : 29.4.2020 03:31:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Mehmetcan Aysevinç