Siya
Bu yasak elma
Yeme
Bu bir tuzak gitme
Siya
Kafdağının ardı yok
Sakın bakma aynalara
O sen değilsin
Bu mavi, gök değil
Bu yanan, ateş değil
Cehennem
Siya
Saçları bayrağı
Kalbimin
Sakın uyuma
Bu karanlık
Gece olamaz
Gölgesi şeytanın
Kaçma savaş
Ah siya
Ruhumun cenneti
İçme o suyu
Çoktan öldü çiçekler
Toprak kendini gömdü
Martılar nerde? ........
Siya
Son rengi mutluluğun
Ah gönlümün güneşi
Yıldızı kalmadı gökyüzünün
Vurdular birer birer
Kana bulandı kara
Saklan bir buğday tanesine
Vardır bekleyen
Bir kuytu seni
Korkma
O’nun dediği olur
Siya
Tut gözyaşlarını
Ağlamadı ki Meryem
Bu acı biter elbet
Sen parlayan
Son yıldızsın
Kaç yoksa
Vuracaklar seni
Siya
Sönmeyen kandili
Ömrümün
Bu rüzgar
Dost değil
Düşman
Bu bulutlar
Neden gezer üstünde
Kara kara
Bu ses
Yakından gelir
Kim üfledi sur’a
Oy benim
Gözümün nuru
Pusu kurdular sana
Kaç
Bu sabah doğmayacak
Güneş
Siya
Dumanlı dağların
Bembeyaz gelini
Kader peşinde
Seni yazar
Bu başaklar
Neden siyah
Kim çaldı
Yeşili
Kim kopardı dalları
Siya
Bu simsiyah gölge
Peşindedir
Çıkarma beyazını
Son asi
Sen kaldın
Bırakma
Elindeki kadehi
İçinde üç damla vardır
Yere düşmesin
Sakın
Ah son yaprağı
Gülümün
Yalvarırım solma
Güneş doğacak
Yemin ederim
Bir gece ansızın
Her yer
Aydınlanacak
Siya
Son mektubu aşkın
Gözlerimin bitmeyen feri
Arama beni
Sendeyim
Kaçma bana
Saklayamam
Ellerim güçsüz
Nefesim yorgun
Anla beni
Muhtaç olan benim
Siya
Son yağmuru baharın
Sürgünler açar
Göğsünde
Saçlarım yemyeşil
Kokun güle benzer
Toprağın ruhu sendedir
Sen cenneti dünyamın
Ölmem gerek
Ruhum acır şimdi
Soluğum bitik
Siya
Bu alevler
Yaklaşır bana
Uzat elini
Dirileyim sende
7.01.2002
Kayıt Tarihi : 23.3.2002 20:23:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!