Bana anlattığın gibi soğuklukta yoktu ki bana neden öyle şeyler söyledin ben sen üzülüyorsun diye bir gündüzümde gecem gibi karanlık geçti hep...
"Ben Karanlığa Dönüşen Gündüzümdüm, Sen Işığın Altında Mutluydun"
Bana anlattığın gibi değildi…
Ne soğukluk vardı gözlerinde, ne kırgınlık.
Yazıyorum ona…
Her defasında içimden geçenleri döküyorum harflere.
Cümlelerim, sustuğum her şeyin çığlığı gibi.
Ama cevap yok.
Yine yok.
Bugün onunla, uzun zamandır eksikliğini iliklerime kadar hissettiğim bir gülüşü, bir kahkahayı doyasıya yaşadım. Kurumda yan yana gelemediğimiz, iki kelime bile edemediğimiz onca günün ardından çıkışta buluşabildik sonunda. Attık kendimizi otobüse. O getirdiği çekirdeği uzattı, ben aldım… Bir elimde çekirdek, bir yanda onun sesi… Dedikodu yapıyoruz, gülüyoruz, içten kahkahalarla yandaki yolcuları bile unuttuk. Ta ki şoför, “çekirdek çitlemeyin” diyene kadar. Gülüşmemiz bile yarım kaldı.
Sonra indik çarşıya. Yürüdük, lakaplar taktık, güldük, yine o eski biz olduk bir anlığına. O kadar özlemişim ki, o kahkahayı, o yan yana olmayı... Biran içimden geçirdim, “boynuna atlayıp sımsıkı sarılsam” diye. Ama yapamadım. Ortam, insanlar, gözler… Her şey çok fazlaydı. Ve bir şey daha… O yokluğuma sanki alışmış gibiydi. Bu hissi tarif edemem, ama canımı yaktı.
Yine de ben içimdeki acıya rağmen onu güldürmeyi seviyorum. O güldüğünde, yemin ederim dünya benim oluyor sanki. Tüm dertlerimi, kırgınlıklarımı susturuyorum içinde. Yeter ki o gülümsesin, yeter ki gözlerime bakınca içinde bir yer hafiflesin.
Birbirimizi bu kadar severken,
nasıl oldu da hiçbir hayalimiz gerçeğe dönüşmedi, Serhat?
Hani o yürüdüğümüz yollar,
bir gün birlikte gideceğimiz uzak şehirlerin provasını yapıyordu ya...
Hani sen "bir gün" derken ben içimden "keşke bugün" diyordum ya...
Biliyor musun
Ben senin de onun da mutlu olmasını gerçekten isterim.
Asla kimseye mutsuzluk dilemedim.
İçimden geçen her şey,
“İçim acıdı” demişsin…
Biliyor musun, bu cümleyi okurken
benim içimdeki sessizliğin yankısı duyuldu yine.
Çünkü ben,
sadece içi acıyan bir adamı değil,
Sana yazmak, hâlâ içimde tarifsiz bir duygu…
Her satırda yandığım ama yine de seninle olduğumu hissettiğim bir yer bu.
Belki de en çok burada varız biz, yazdığım her cümlede biraz ben, biraz sen…
Ve biliyor musun,
bugün bir kez daha anladım…
Biz her seferinde başka bir yerde, başka bir anda yeniden buluyoruz birbirimizi. Ne kadar uzak kalırsak kalalım, aynı kahkahada birleşebiliyorsak, hâlâ aynı frekansta gülebiliyorsak… demek ki biz aslında hiç gitmemişiz birbirimizden.
O otobüste yan yana oturup çekirdek çitlerken, sessizce gülerken, gözlerimiz konuşurken bir şey daha fark ettim:
Ben seni hâlâ her şeyinle seviyorum.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!