Arz arş arasına bir ip germişler,
Adına da adil sırAT demişler
Yürümeyi koşmayı yasak etmişler,
Hadi kolsuz kanatsız geç geçebilirsen,
Uzunluğu bir artı bir eşittir bire,
Her gün bu kadar güzel mi bu deniz?
Böyle mi görünür gökyüzü her zaman?
Her zaman güzel mi bu kadar,
Bu eşya, bu pencere?
Değil,
Vallahi değil;
Devamını Oku
Böyle mi görünür gökyüzü her zaman?
Her zaman güzel mi bu kadar,
Bu eşya, bu pencere?
Değil,
Vallahi değil;
Kur'an'da "Sırat" denen bir köprüden tek ayetle bile bahsedilmez Özcan bey. Zaten "Sırat" kelimesinin manası köprü değil, yol'dur. Hani Fatiha suresinde günde kırk defa okuduğumuz "İHDİNA ES-SIRAT EL-MÜSTAKİM" (BİZİ DOSDOĞRU YOLA İLET!" ayetinde geçen dosdoğru yol var ya işte sırat diye ona denir. Bu sırat köprüsü masalı, cahillerin ve gafillerin uydurduğu bir isimdir.
Kur'an'da iki kısım ayet vardır ki bunlardan bir kısmına "müteşabih" bir kısmına da "muhkem" denir. Müteşabihleri yormaya kalkmak yasaktır. Çünkü onlar, birer şifre mesabesindedirler ve tek başlarına bir mana ifade etmezler.
Muhkemler ise, Kur'an ayetlerinin ekseriyetini teşkil ederler. Onların manaları herkesin anlayacağı kadar açıktır. Yani, Kur'anın bir zahiri bir de batıni (sırlı) manası yoktur. Bunu ilk defa uydurup ortaya atan, Haşhaşilerin lideri olan Hasan Sabbah'tır.
Arz ile Arş arasında bir köprü yoktur. "Meariç suresinin 4. ayetinde" Arz ile Arş arasında ancak meleklerin ve Ruh denen özel bir varlığın seyahat edebileceği, çünkü o yolun mesafesinin 50.000 sene olduğu zikredilir. Arş'ın manası ise, Allah'ın kainatın üzerine kururp üzerine kurulduğu ve sekiz meleğin taşıdığı bi-misal tahtı demektir.
Hayırlı çalışmalar.
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta