Bir kış günü,çıkıverdin karşıma
O gökmavisi gözlerin,ateş düşürdü içime
Kızıl sacların,sırma gibiydi yüzünde
Ürkek bir ceylan gibi,usulca yaklaşıverdin
kafede yanıma.henüz tam anlayamadığım,
Şiptarca,bir şeyler söylemek istiyordun
sanki bana.
Çok şey var ki, geride kaldı
Dönüş yolları kapalı,
Kara otağ içindeyim;
Yerde de kara bir halı...
Çok şey var ki geride kaldı
Nice sisli-sevgili yüz
Devamını Oku
Dönüş yolları kapalı,
Kara otağ içindeyim;
Yerde de kara bir halı...
Çok şey var ki geride kaldı
Nice sisli-sevgili yüz
harika inanılmaz çok güzel yaşanmış bir aşkı şiirle dile getirmek defalarça okudum tebrik eder başarılarınızın devamını dilerim
vay be masalımsı...
tebrikler
selam ve saygılar
SEVGİLİ MUHAMMET HİKAYEYİ ÖYLE GÜZEL ŞİİRLEŞTİRMİŞSİN Kİ OKURKEN HAZ ALDIM TEŞEKKÜRLER GÜZEL KALEMİNE.ALAŞARA IŞIK
Pişmanlık yaratmış çaresizlik..acıklı bir destan gibiydi..tebrikler..
Siptar Kızı Aderita
Bir kıs günü çıktın karşıma
O gökmavisi gözlerin, ateş düşürdü içime
Sırma sırma kızıl saçların düşmüştü yanağına
Ürkek bir ceylan gibi usulca yaklaştın kafede yanıma.
Henüz tam anlayamadığım,
Siptarca,bir seyler söylemek istiyordun
Biraz mahcub,birazda ürkek
Bende hafiften baktım senin o gül yüzüne.
Bir şey mi var dercesine,
Çat pat siptarca’mla
Bir sandalye çek, otur demek istedim yanı başıma.
Gözlerini ayırmadan oturdun benimle diz dize,
Hafiften utanarak baktık birbirimize.
O an dillerimiz sustu,gözlerimiz bir şeyler söylüyordu
Aklından kim bilir neler geçiyordu
Ben bir seyler yazıyordum bilgisayarda
Bilgisayarin klavyesine uzattın o narin ellerini
Belliydi,bilgisizdin bu konuda,
Bir şeyler diyecektin,sanırım bana
Hissettim,minik bir kuş gibi
Göğüs kafesinde çırpınan feryatlı yüreğini
Çıkardım hemen cebimden kağıt kalemi
’Aderita’ ismini yazdın önüne koyduğum kağıda
Gökmavisi gözlü güzel siptar kızı
İsminde, gözlerin kadar güzeldi.
Siptar ceylanı Aderita büyülemiştin beni
Tarzanca muhabbete ekledik tebessümlerde
Kalk iş yerime gidelim diyordun bana,
Bende ‚du minut’ bekle dedim iki dakika
İşim çıktığını söyledim,
Nette yazıştığım arkadaşıma.
Sen az önde,bende birkac metre geride
Çıktık kafeden caddeye, durdun az ilerde
Karsıdaki bir dükkanı gösteriyordun elinle
Oraya taşınacaktınız anladığım kadarı ile
Geçtik caddenin karşısına bir aralığa doğru
Az geriden takip ettim seni ürkerekten
Mahalle arasında bir kuafor dükkanına götürdün beni
Önünde bir kaç kadına siptarca dedik günaydın.
Sen içeriye girdin kapıdan
Bakıyordum,tereddütlü gözlerle
Sağa sola birileri bana sende gir diyerek cesaret vere.
Hele şükür kadınlar ürkekliğimi farkettiler
İceriye davet ettiler gülen yüzlerle.
Yavasca ilerledim sana doğru
Merdivenlerden yukariya cikardin beni.
Kadınlarda çıktılar yanımıza
Tek,tek eylediler bizi hosamedi
Bir seyler konustunuz aranızda
Baktım safça, anlamıyorum siptarca.
Sormaya çalıştınız ne içersin diye
İyi ki bazı içecek isimleri ayni sizde de
Teşekkür ederek dedim kafe
Birer sandalye çektin altımıza
Diğerlerini gönderdin aşağıya kibarca.
Oturduk yine diz dize,
Geldi kafelerimiz,içtik göz göze.
Kafeleri bitirdik,aldın elimden fincanı
Uzattın narin ellerini yanaklarıma
Başladın hafiften okşamaya.
Yeni traşlı,yumusacık yüzlerimi
Çalışırken ben ne olduğunu anlamaya
Fırsat bile bulamadan,
Basladın yanaklarımı öpmeye sen.
Çarpılmışa dönmüştüm bıraktım kendimi
Hastanın doktora teslim oluşu gibi
Yanaklarımdan öperken hafiften,
Başladın öpmeye yanan dudaklarımdan.
İhtirasla karşılık verdim,gayri ihtiyari
O an vurulmustum sanki
Dakikalarca öpüştük seninle,
Dudak dudağa,bedenlerimiz birleşti
Sonsuz arzu ve şehvetle.
Aldım seni güçlü kollarımın arasına
Sarıldığın yangınla sarıldım sana
Hasretim aylardır kadına.
Ayırdık dudaklarımızı nefes olmak için
Düştü ilk ve tek kelime
Bal dudaklarından dökülen,
Siptarca bukur,turkcesi güzel
Bende katıldım o mutluluğuna
Siptarca dedim sum bukur
Anlamı türkçemizde çok güzel
Giderdiğimiz özlem ve arzu faslından sonra
Çağırdın yukarıya yanımıza arkadaşının
Aramızda tercümanlık yapacak,küçük kızını
Ana, Ana haydi kitu,tolutem
Dedin Ana, Ana lütfen buraya gel
Geldi yanımıza bizden de mahcubça
Ögrenci genc kız Ana
İngilizce sordu bana ismin ne
Bende ona söyledim ingilizce
Sordu memleketin nere
Cevapladim Türkiye
Dedi yaşın ne
Bende söyledim öylece
Senin yaşını söyledi.tercüman
Benim yaşım şu dedin sen
İçimden geçirdim,uygun bir yaş
Ana’ya sordurdun olurmu benimle arkadaş
Cevabım,elbette olurum.uygun bir yoldaş
Sonra sorular,olmaz olası sorular
Türkiye’ye götürürmüsün benide İstanbul, Ankara
Elbette, evet diyebilirim ama
Ne ingilizcem güzel, bilirim ne de siptarca
Ortak bir kelime aradım dedim kısmet
Bilemezdim siz de
Baştan savmak anlamında kullanıldığını
Meğer bize birkac dakika nasipmiş
Siptar kızı senden olacak sandım kısmet.
Söylettin tercümana,öyleyse burda biter arkadaş
İsmimi söyleyerek eyledin,ahu feryat
Düşürdün benimde ciğerime ateş.
Vuruyordun ellerini dizlerine
Yaşlar dizilmişti inci gibi, gökmavisi gözlerine
Hala içim yanıyor unutamıyorum seni
Siptar kızı ağlayan gökmavisi gözlerini
Sıcaklığını ta yüreğimde hissettim
Anlamasamda o tatlı sözlerini.
Unutamıyorum,unutmayacağım seni
Muhammed Gözübüyük
Çok güzel bir hikaye...İki ayrı dünyanın insanı beden diliyle, gözlerden dökülen sözlerle, hissettiklerinle bir sevgi yaşıyor...
Finalde de her zaman olduğu gibi, dilin hışımına uğramış yürekler.
Yapabildiğim kadar özleştirdim...Tekrarlar okurken tadını kaçırıyor...
Güzeldi.
Kaleminize sağlık.
Bu şiir ile ilgili 5 tane yorum bulunmakta