Öksüz bir yapraktım bir kış günü yar
Bonkör bir kuş aldı götürdü beni yuvasına
Tozunu aldığım yollar bana geldi dar
Misafir oldum ansızın seyyahların zulasına
İnsan sen nasıl bir mahlukatsın?
Suda boğulmaz, yağ gibi yüzeye çıkarsın
Masum ruhumun gözyaşından lıkır lıkır içer
Yazdığım dizeleri satır satır silersin
SANAT SOFRASI
Doğradım gitarın telini
Hazırladım bir nota salatası
İsteyen yer istemeyen aç kalır
Ruhunuz acıktıysa yiyin gayri
Kaçmak istiyorum bu şehrin karmaşasından
Gına geldi polisin sireninden, arabaların kornasından
İnsanların bağırışından,İtfaiyenin zurnasından
Çok çektim bu şehrin çakalından, kurnazından
Taş kağıt makas
At zarını yoksa hayat seni umursamaz
Tren kalktı çoktan perondan
Dizginler elinde aslanım bul beygirini
Ve koştur kaçan hayatın peşinden
Bugün varız yarın toprağız
Hayat bazen acılı bir kebap gibi
Tüm lezzeti ve gerçekliğiyle
Sunuverilir önüne
Yersin yanarsın
Yandıkça doyarsın
Elimizden düşmüyor telefon
Galiba bu telefon
Çıplak karakterimize dantelli bir don
Dıṣarda ağaçlar eksilirken
Saklanır dururuz storylerin balta girmemiş ormanlarında
Deniz heybetli bir çınar
Dallarından filizlenir dağlar
Yaprakları biz insanlar
Ne mutludur gölgesinde keyif çatan ölmüṣ ruhlar
Mavidir benim bisikletim
Beton kokan ormanlarda gelişigüzel sürerim
30 yaşımda, sırtımda çantam
Hala uslanamamış bir talebeyim
Saçlarım ağarmış
Bir yol var sağından sapılmaz
Yolun sonu can pazarı
Ama canlar satılmaz
Beleşe verilir taptaze insanlar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!