Şimdi Sen
Adını yazdıkça saman sarısı son bahar yapraklarına,
yetiş diyorum yeniliyorum,
yenilendikçe sana sevdam,
sancı diyorum sancılarım, artıkça artıyor yokluğunda.
İyileştirmiyor beni bu siyah beyaz fotoğraf,
yarım kalmış uykularda kabuslara uyanıyorum,
tarihi belirsiz zamansızlıklarda,
ey benim ervah-ı ezelim,
ey kehribar tesbih sabrım.
gelip oturmak istiyorum yüreğinin orta yerine,
bağdaç kurup sabahın erken vaktinde,
ilk sabah "Ç a y'ın gibi ferah,
ilk bakışmamızda ki - merhaba'yla karşılansam diyorum.
Sonra kadere ve kederlere inat,
Temize çekiyorum bütün senlerimi,
steril sayfalara,
- ve kadere, kedere inat.
Kıskandırarak seni sensiz sevmelerimde,
iki kişilik, ama; bir aşk etmeyen sevda'ları,
seçip iyi huylarını seni Şiir yapıyorum,
sonra,
sonra sevdiğim,
amatör bir ressamın çizdiği gökkuşağından,
mavilere çengel takıp,
söküyorum,
petrol buğusu çakmak alevinin altında ki mavileri,
sözlerimi, "Ç a y'ımı", yüreğimi mavilere boyayıp,
gömüyorum deprem molozlarının altına.
Ta ki,
içten bir ses " orada kimse var mı? " kadar uzakta...
Gamzesi yitik, yoksul bir çoçuğun bir sabah ölüme uyanması gibi,
kordon bağı boğazına dolanmış,
doğduğu an öldüğü gibi...
Ne kulağına adı okunmuş,
ne o Tanrısal kokusunu,
kimse tarafından içine çekilmeden,
kan tortusuyla gömülmüş,
bem beyaz kundağıyla.
Şanssız bir hayatın sevimsiz bir baharıydı,
aynı sabahın, aynı aşklaşması.
Hem merhaba, hem elveda barındıran o kimsesiz,
sevmelere gömülüyorum...
o çocuğa iyi bak sevdiğim,
o çoçuk benim...
Kadir AtalayKayıt Tarihi : 23.11.2013 14:28:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!