Şimdi dökül gözlerimden avuç içlerime,
yüzüm gözüm sana bulaşsın.
Her damla bir mektup gibi düşüyor ellerime,
her harfinde sen varsın.
Gözyaşlarımda senin siluetini görüyorum,
sanki gözlerimden taşan deniz
sana doğru kıyıya vurmak için çırpınıyor.
Avuçlarımın çizgileri bile sana benziyor artık,
her çizgide bir yol,
her yolun sonunda senin isminin yankısı.
Yüzümde senin ışığının izi var,
dokunduğun yer hâlâ sıcak.
Gözlerimde senin bakışlarının bıraktığı gölge,
dudaklarımda susuşunun ağırlığı.
Bir anın içinde yüzyılları yaşıyorum,
çünkü seninle geçen her nefes,
asırları yutuyor.
Sensizliğin her saniyesi,
ruhumun içinde büyüyen bir çöl.
Ve o çölün ortasında bir serap gibi sen beliriyorsun,
yaklaştıkça kaybolan,
kayboldukça daha da susatan.
Ellerimle uzanıyorum ama dokunamıyorum.
O an anlıyorum ki,
sen benim en büyük varlığım
ve en derin yokluğumsun.
Bir şehrin bütün ışıklarını söndürsem bile,
senin gözlerindeki parıltı yeterdi bana.
Çünkü karanlıkta bile yolumu bulurdum,
senin bakışlarının pusulasıyla.
Ve bil ki,
bütün yıldızlar düşse gökten,
senin adını taşıyan tek bir damla gözyaşı,
hepsinden daha parlak olurdu.
Sevda, bir gülün dikeninde kanamaksa,
ben senin için binlerce kez kanamaya razıyım.
Çünkü senin için dökülen kan,
hayatın kendisine dönüşüyor.
Senin için dökülen gözyaşı,
bir dua oluyor.
Senin adınla ağlamak bile,
başka birinin adıyla gülmekten
daha değerlidir bana.
Biliyor musun?
İçimde bir orman yanıyor sen gidince.
Ağaçlarım kül oluyor,
dallarım çırılçıplak kalıyor.
Ama senin sesini duyar duymaz,
o küllerin arasından yeni filizler fışkırıyor.
Sen, bana yeniden baharı getiren tek dokunuşsun.
Bazen düşünüyorum da,
belki de dünya senin yüzün kadar güzel olduğu için dönüyor.
Belki de zaman,
senin adını mırıldandığı için ilerliyor.
Eğer bir gün senin sesin susarsa,
zaman da durur,
dünya da.
Çünkü senin yokluğun,
kainatın kalbini susturur.
Benim en büyük arzum,
seni anlatabilmek.
Ama hangi kelime yeter ki?
Hangi dize,
hangi şiir senin bir gülüşüne yaklaşabilir?
Sen, kelimelerin kıskandığı bir güzelliksin.
Sen, şiirlerin bile önünde eğildiği bir sır.
Bir gün biter bütün yollar,
susar bütün diller.
Ama ben yine de seni ararım,
yıldızlarda,
taşlarda,
bir çocuğun gözlerinde,
yaşlı birinin ellerinde.
Çünkü senin varlığın,
sadece bana değil,
tüm varoluşa dokunan bir sırdır.
Ve işte,
ne zaman içimde taşan bu sessizliği yazıya döksem,
kalemim senden başka bir şey söylemiyor.
Ne zaman gözlerimden taşan bu damlaları tutsam,
avuçlarımda senin ismini görüyorum.
Şimdi dökül gözlerimden avuç içlerime,
yüzüm gözüm sana bulaşsın.
Hüseyin Erdinç
28/Eylül/2025
Kayıt Tarihi : 28.9.2025 22:45:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!