Sıla'nın Kızıl Şafağı Şiiri - Haydar Güner

Haydar Güner
186

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Sıla'nın Kızıl Şafağı

Bir sabah denizle göz göze geldim,
Köpüklerin dilinde Devrim Türkülerini dinledim,
Maltepe'nin dik yokuşlarında Cevahir'in son nefesini,
Kızıldere'nin karlı toprağında Cihan'ın kanını gördüm...

Taksim'e gidemedim o 1 Mayıs sabahı,
Yüreğimde Mahir’in “Teslim olmayacağız” çığlığı,
Ellerim cebimde sıkılı yumruk,
Sahilde bir çınar gibi dikilen…

Dalgaların dilinde bir isyan türküsü,
Kıyıya vurdukça parçalanan,
Her köpükten bir devrim doğuran,
Mavi bir çığlıktır şimdi içimde.

Çayımın buharında eridi zaman,
Dalgaların ritmine kattım öfkeyi,
Bir su damlası kadar berrak,
Bir dağ çiçeği kadar inatçıydım...

Gördüm ki parçalanırken köpük köpük,
Binlerce renge büründüm ansızın:
Lumamba'nın kurşunlanan bedeninde,
Che'nin yıldızlı beresinde,
Cevahir'in Maltepe’de vurulan genç bedeninde,
Kızıldere'de Cihan'ın son bakışındaki ışıkta,
Mahir'in "Teslim olmayacağız" çığlığında,
İbo'nun Dersim dağlarında donan ellerinde,
Deniz'in idam sehpasındaki gülüşünde...

"Abi bir sen kaldın" diyen Gavur Ali’nin sesi,
Dağıttı düşler denizini,
Ama bilirim ki sıladır o uzak diyar,
Dalgaların devrime çağırdığı kıyılar...

Sahile vuran her dalga,
Bir isyancının son nefesi,
Parçalanmış bedenlerimizden,
Yeni bir dil doğuyor mavilikte.

Lavoisier’in göz kırpması gibi
İki kez diriliyor her çarpışta,
Kıyıya vurdukça yeniden,
Ebedi bir isyanın matematiğidir bu.

Kazandık mı, kaybettik mi?
Ne fark eder...
Önemli olan
Düşlerimizle yaşayabilmektir belki de,
Ve her düşüşte
Yeniden doğabilmektir kavganın koynunda...

Haydar Güner
Kayıt Tarihi : 7.10.2025 01:35:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


“Bu destan, köpüklerde kaybolmuş, kıyıya vurmuş, yeniden doğmuşların destanıdır. Ve biliniz ki her dönüşte biraz daha aşındırır zulmün kalesini...”

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!