Şiirin Boyutları: 5.Şiirde Ses Boyutu:

Erdal Ceyhan
794

ŞİİR


15

TAKİPÇİ

Şiirin Boyutları: 5.Şiirde Ses Boyutu:

5.Şiirde Ses Boyutu:

Bazı şairler şiirde “Müzikalite”yi dillerinden düşürmezler. Şirde gerçek bir müzik elde etmek mümkün müdür? Öyle olduğu farzedilir. Nasıl mı? Onu özellikle, “Divan Edebiyatı” nazım biçimlerine candan bağlı şakirtlere soralım. Belirli ses değerleri elde etmenin bir yolu şiirde “Vezin”ler kullanmaktır.

1. Şiirde Vezin:

Vezin şiirdeki sözcülerin kendisinde veya eklerinde bazı ses uyumları veya uzunluk kısalık arayarak, ses değerleri yaratmaktır. Eski şiirde belli başlı üç çeşit vezin vardır. 1: Aruz; 2.Hece ve 3.Karışık Vezin. Osmanlı Dönemi şairlerinin bir şiir yazımında en çok dikkat ettikleri husus şiirde “Aruz” vezninin doğru kullanılıp kullanılmadığıydı. O zaman üst tabakalar,saray ve çevresinin anladığı yazdığı Divan şiiri’nin vezin çeşiti Aruz’du.

a.Aruz:
Divan Edebiyatı nazım birimi olan “Aruz”, uzun ve kısa okunan hecelerin oluşturduğu çeşitli kalıplarla şiirde bir iç ses disiplinin oluşturulduğu; seslerin her dizede aynı ahenkle söylenmesiyle, okuyucuya özel bir zevk verildiği düşünülürdü.

1) Fâilâtün / Fâilâtün / Fâilâtün / Fâilün
Saçma ey gö/z eşk[i]den gön / lümdeki od / lare su
Kim bu denlü / tutuşan od / lare kılmaz / çâre su. Fuzûlî

…………………..
2) Feilâtün / Feilâtün / Feilâtün / Feilün
(Fâilâtün) (Fa'lün)
Hani ol gül / gülerek gel / diği demler / şimdi
Ağlarım hâ / tıra geldik / çe gülüştük / lerimiz. Mâhir

3) Şarkı
Fâriğ olmam eylesen yüz bin cefâ sevdim seni
Böyle yazmış alnıma kilk-i kazâ sevdim seni
Ben bu sözden dönmezem devr eyledikçe nüh felek
Şâhid olsun aşkıma arz u semâ sevdim seni. Şeyh Galib

Daha sonraları,şiirde işitilen böylesine takırtıların, şiire katkısının fazla olmayacağına ilişkin iddialar yaygınlaştı. İran asıllı Aruz vezni,Cumhuriyetin başında iyice gözden düştü. Onun yerini “Hece” vezni aldı.

b.Hece vezni:

Şiirde ses ahengi sağlamanın bir diğer yolu Hece vezni kullanmaktı. Hece vezninde kullanılan biçime göre her dizedeki hece sayısı belirliydi. Bu hece sayılarının miktarına göre şiirler ad alıyordu. Örneğin “Koşma” (65 veya 443) kalıplarıyla yazılıyordu. Halk edebiyatında sürekli kullanılan hece vezni, Cumhuriyetin ilk dönemlerinde de ulusal şairler tarafından sıkça kullanılır oldu. Koşma’ya Örnek:

“Karac'oğlan der ki: İşlerim naçar,
Ah ile vah ile günlerim geçer.
Coşmuş Karadeniz, köpüğün saçar,
Dağılmış göllere kaz gelir diye.”

Milli Edebiyat döneminde milliyetçilik akımının etkisiyle halk edebiyatından çokça yararlanıldı: Şiir dili yalınlaştı ve hecenin kullanımı yaygınlaştı. Halkın yaşamı edebiyata kısmen yansıdı

c.Aruz –Hece Karışık kullanılması:
Aruz XI. asırdan beri heceyle birlikte kullandığımız ölçüdür. Bu ölçü zamanla Türkçe’ye en iyi şekilde uygulanmıştır.

d. Serbest vezin:
Cumhuriyetin ilerleyen yıllarında artık batı Edebiyatının etkisiyle şairler “Serbest Müstezad” veya “Serbest Vezin” denilen vezin çeşitini kullanmaya başladılar. Bu vezin çeşiti, şairi çeşitli kalıplardan kurtarıyordu. Oldukça özgür biçimde, uyakları, vezinleri yerine göre seçerek kullanmasına yol açıyordu. Serbest vezin de ses unsuru zaman zaman çok önem kazanıyordu. Hatta bazı şairler şiirlerinde doğaya ilişkin sesleri bulup kullanmaya çalıştılar. Bunlardan en başarılı olan şairlerden biri de Nazım Hikmet’ti. Aşağıdaki “Bahri Hazer “ adlı şiirinden alınmış şu dizelere bakınız.

“ufuklardan ufuklara
ordu ordu köpüklü mor dalgalar koşuyordu;
hazer rüzgârların dilini konuşuyor balam,
konuşup coşuyordu!
kim demiş 'çört vazmi! '
hazer ölü bir göle benzer!
uçsuz bucaksız başı boş tuzlu bir sudur hazer!
hazerde dost gezer, e.....y! ..
düşman gezer!

dalga bir dağdır
kayık bir geyik!
dalga bir kuyu
kayık bir kova!
çıkıyor kayık
iniyor kayık,
devrilen
bir atın
sırtından inip,
şahlanan
bir ata
biniyor kayık!
………………”
Yukarda okuduğunuz şiirde, son uyaklar önemli olduğu kadar iç sesler, iç uyaklar da aynı şekilde önemlidir. Bunların da kendisine özgü ses değerleri vardır. Nazım ve ona benzer şairlerin şiirleri kuşkusuz bu “ses boyutu” açısından da önemli analizlere tabi tutulmaya muhtaçtır.

2. Şiirde Uyak::
Uyak (veya kafiye, halk arasında bilinen adıyla ayak) , şiirde mısra sonlarında bulunan sözcüklerin son heceleri arasındaki ses benzerliğidir. Şiirde uyak, dize sonlarında bulunan farklı görevlerdeki ekler veya anlamları ayrı sözcükler arasında görülür. Dize sonlarında yinelenen aynı görevdeki ekler ya da sözcükler uyak değildir. Bunlara redif denir.
Önemli bir uyak çeşiti de “iç uyak”tır. Burada her dize içinde ve dizeler arasındaki benzer hecelerin ve seslerin uyumlu kullanılmasıdır.
Bir şiirde ses uyumu vezinle, uyakla elde edilebildiği gibi, şairin ustalığına göre daha başka çeşitli teknikler kullanılarak da ses uyumları,ezgisel değerler elde etmek mümkündür.

Ses değerleri bakımından tarihte şiirle müzik sanatları her zaman el ele gitmişlerdir, Bazı şiirlerin ses değerleri bakımından müzikle uyumlu bir şekilde kullanılmaya daha çok uygun oldukları görüldü. bu bakımdan besteciler, bestelerinde kullanmak üzere sevdikleri şairlere başvurmuşlardır. Ses açısından ve müzikalite yönünden şairlerle besteciler,müzikçiler sıkı bir işbirliği yapmışlardır denebilir. En güzel müzik parçalarının, şarkılarının “güfte”leri en nitelikli şairlerden alınmıştır. Bir çok ünlü şairimizin şiirleri zaman içinde bestelenmiştir. Bu şairler içinde Nazım Hikmet’in bir çok şiiri bestelenmiştir; çağdaş şairlerden Murathan Mungan’ın da bir çok şiirinin güfte olarak kullanıldığını biliyoruz.

Şirin kendine göre bir ses uyumu, vezni ve müzikalitesi vardır. Buna şair önem verebilir veya vermeyebilir. Bazı şairlerin en çok dikkat ettiği husus ise, şiirdeki ses uyumudur; müzikalite’dir.

Erdal Ceyhan
Kayıt Tarihi : 8.6.2010 09:45:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Erdal Ceyhan