Ben kendi hâlinde naçizane bir şiir emekçisiyim.
Aşkın Şehri; İzmir
Gözlerinde denizden çalınmış bir mavi,
Rüzgârın fısıldar sahilde bir sevdayı.
Kordon’da yürürken düşer göğe hayali,
İzmir, aşkı fısıldar her akşam ay ışığı.
" BABA "
Bilmem !
Gündüz ve gecenin
Bir farkı yok benim için
Kapı gıcırdamasın diye,
Babamın Sakosu
Seni hiç görmedim baba,
Ne sesin kaldı bu dünyada,
Ne de bakışların aklımda.
Bir sakon, bir eski resmin kaldı elimde,
Balon
Gökyüzüne bırakılan bir balondu hüzün,
Rengi soluk maviydi, biraz da kül grisi.
Tutuştu ellerimde, bir anlık bir sürgün,
Savruldu rüzgâra, sessiz bir çaresizliğiyle.
Ervâh-ı Ezel
Susar zaman,
bir bakışta ezel yankılanır.
Adını bilmeden sever insan,
ESKİ SANDAL
Rıhtımın sessiz bekçisi,
çürümüş tahtası, paslı çivileriyle,
anıların kamburunu taşıyor sırtında.
GÜLCAN SULTAN
Beni hemen duymalısın, çünkü sesim yorgun,
Belki bir daha böyle çağırmayacağım.
Beni hemen duymalısın, Gülcan Sultan.
Ferhat'ın dağlarda aradığı aşkta,
Nuh'un gemisindeki telaşta,
Yusuf'un kuyusunun umut ışığında
Seni arıyorum, seni kendimden soruyorum!
Haberin var mı?
Hoşgeldin Yabancı
Hoş geldin yabancı,
Dur, yüreğin dinlensin.
Belli ki zor bir aşktan çıkmışsın;
Tenin soğuk,
İYİ MİSİN?
Geceden dökülür bir soru,
sessizliğin tam ortasına.
Kendi yankısını bile ürküten
bir fısıltı kadar kırılgan:



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!